25 Haziran 2011 Cumartesi

Yaz kendini hissettirir!

Bizim evde baharda yazda birlikte yaşanır halde sanki şimdilerde.Annem o kadar güzel çiçeklerle süslemiş ki evi anlatılmaz,her yer rengarenk...
Hani uzuuun zaman önce bi çiçeğe bayılmıştım ben burda.Küpe çiçeği de küpe çiçeği diye tutturmuştum şu yazımda.Evet işte,o küpe çiçeği bile bi yer bulmuş kendine çiçeklerin arasında.
Nası açıyo baktıkça bunlar benim içimi anlatılmaz...









Şimdilik bu kadar olsun.Umarım bende yarattığı tebessümü sizdede hissettirebilirler :)





Öyle özlemişim ki ben kuzucanımla güzel güzel kahveler içip güzel güzel sohbetler etmeyi,aralara dedikodular sıkıştırmayı...Keyfimize diyecek yok,öyle söyliyim...Çok özlemiştik zaten,geldiğim günden beri hala hasret gideriyoruz biz...Doğrusu,pek doyasımız da yok hani,iyiyiz böyle...

24 Haziran 2011 Cuma

Öyle bi haller işte.

Biz aslında zaman zaman bazı şeylerin ayarını kaçırıp dengesini bozsakta,aynı kaldığını görüyoruz yeri gelince.
Olmayan şey değil ama bazen sevindirir bu insanı bazen üzer istemsizce.Ya da hiç bişey hissettirmez,öylece bakar durursun...
Şapşallaşır,afallarsın.
Öyle saçma sapan hallere gelirsin işte.

21 Haziran 2011 Salı

Gelişim şerefine demek...

Dün akşam itibariyle o eşsiz kokuyu algıladı benim burnum.Evimdeyim efendim sağ salim geldim yattım annemin dizlerine....
Yorgunluğum öyle bi büyük ki anlatılcak gibi değil.3günlük uykusuzluk,o saçma sapan sınavlar,üstüne bi gece bavul hazırlamak,bi hengame o koca koca bavulları taşımak,üstüne bide o yolculuk...Çok yoruldum hakkaten.
Olsun ama anneme,ablamlara,babama,kuzucana kavuştum ya değer herşeye.Kıymetlilerim onlar benim.
Gelişimin şerefine öyle güzel bi sofra kuruldu ki bu gün anlatamam çok şımardım....Çeşit çeşit mezeler,meyveler...
Ama işin özü tabi ki aile geleneğidir;rakı ve balıktır efendim.Yaptık bunu.Afiyet oldu...
"Hadi annecim-hadi babacım hoşgeldin,ikinci senenin bitişine,şerefe!"dedik...Bide güzel tokuşturduk kadehlerimizi,değmeyin keyfimize...Uzun zamandır böyle şölen yaşamadı benim midem.
Annem benim harikasın!
Uzun zamandır görmemişim böyle birlikte kahkahalar atarken,katılırken bizi,özlemişim...Annemle babamın "askerlik arkadaş" pozu gecenin bombasıdır geçsin tarihime...
Hoşgeldim ve en hoşbuldum...İyi ki varlar.
Mutluluğuma sebep iki kocaman yürek onlar...Çok seviyorum çok...

17 Haziran 2011 Cuma

lambadan cin çıkarsa şayet...

ilk defa mimlenmiş bulunuyorum bu  tatlı blog sahibi  tarafından.
Hayırlı olsun... :)
Efendim mim konusu;karşıma bi cin çıksa günün birinde ne yapardım,ne dilerdim,kolayca seçim yapabilirmiydim...
Öncelikle koca bi çığlık atılırdı sanırım yapılcak şey belli.
Ne dilerdim..Mmmm...
Zor bi soru aslında bu,öyle ha deyince belirmiyo insanın zihninde.Sanırım bütün insanların içine en bolundan sevgi koyardım.Sorgulamadan,hiç bişey ayırt etmeden herşeyi sevebilme gücü.
Dolaylı yoldan barışı getirmiş olurdu bu,huzuru getirirdi.Yaşanılası bi yer yaratırdık işin sonunda...Mutlu da olurduk hani...

Budur cin efendiden istenecek istek.Hani olurda bigün öyle bi olay vuku bulursa hazırlıklıyız.Ne istesem yahu diye zaman kaybedip de sıkmicaz cin efendiyi.Buyursun gelsin...:)

15 Haziran 2011 Çarşamba

Ne zaman.Bilmem...

Bi yanım "az kaldı artık annenin kokusunu duymana dilediğin zaman atlayabilirsin otobüse" diye hoplayıp zıplıyo içimde,diğer tarafıda "ya dilediğin gibi olmazsa,kalmak daha iyi nefes al biraz "diye oturuyo en oturaklı haliyle.
Şeytan da diyo ki atla otobüse ama sonu eve çıkmasın...Başka bi şehri gör,gez,kimse ne der diye düşünmeden fotoğraflar çek...Yeni insanlar al hayatına!

Şimdilik hiç bişey yapmaz hallerde miskin miskin oturasım var.
Kimi zaman laf atana bile cevap vermeye isteksiz hallerim var.
Durduk yere şarkı söyleyesim,hatta tepine tepine dans edesim var...
Kısır yiyesim var bide;anne eliyle karışmış ellerden çıkmış olma zorunluluğu var ama...
Böyle de huysuzluklarım var işte...
Özetle bu aralar biraz bilinmezlikler var buralarda...
Bazen gitmek var,bazende alabilidğine hareketsiz kalabilmek...
İşin özü kulağımda şöyle bi ezgi var esasen...


...Ve,
karşına çıkan bütün yolları yürü. Senin yolların gitmek için değil, yürünmek içindir.

Ama bil ki,gitmek güzeldir...

13 Haziran 2011 Pazartesi

Umut gerek bize.

Moraller çok fena bozuk buralarda...Sesimiz soluğumuz çıkmıyo.
Kırgınız aslında...Koca ülkeye,yaşıtlarımıza,genç hissedenlere,insan adı altında ki herşeye...
Atamıza vereceğimiz hesabı düşünüyoruz.Nası deriz sahip çıkamadık emanetine,beceremedik diye...
Gün geçtikce adım adım karanlığa taşıyoruz,özenle,itinayla güzelim ülkemizi.
Üzülmemek ne mümkün...
Bişeyleri görmemek için bu kadar kör olunabilir mi? Anlayamıyorum inanın.
Nedir bu felaketin sonunda doğabilecek güzel günler şimdilik pek tahmin edemiyorum ama yinede içimde büyüttüğüm güzel şeyler var...
Çok geç olmadan önüne geçileceğini  düşünebilmek bile güzel bu durumda...
Herşeye rağmen "umutluyum tabi ki..."





10 Haziran 2011 Cuma

Gün dadiş günüdür.

Dün onca yorgunluk,zorluk içinde aldığım öyle güzel bi haber var ki en kıymetlisinden,hiç bişeye değişmem...
Annemde,babamda bende o kadar mutluyuz ki...Ablamı saymıyorum tabi o zaten en tepelerde uçanlar familyasına karışmış olmalı.
Dadişimin uzun zamandır istediği,beklediği günlerin gelmiş olmasıdır bizi bu kadar sevindirik yapan.
Herşeyin en güzelini hak edendir o,en kıymetlisini...Şimdiye kadar böyleydi şimdiden sonrada böyle.
En güzel günlere,daha da güzel günler katmak için bu günü milat yaptım.Abla-kardeş günün ilan ettim bu günü kendi çapımda.Kutlu olsun efenim...




Dadiş,yol arkadaşıdır bi kere,belki en önemli suç ortağıdır...Kırılan bi tabağın tedirginliğini anne karşısına çıkana kadar birlikte yaşamaktır.Birlikteyken korkmamaktır,gülüp geçmektir.Yer yer eniştenin kıskanılmasıdır.Evde hep bi gürültü varetmektir.Kocaman kahkalara eşlik etmektir neden diye sormadan.Mis gibi kahve kokusudur bir araya gelindiğinde.En güzel haberlere birlikte çığlıklar atıp hoplayıp zıplayabilmek bütün sıkıntıları bi köşeye fırlatıp atabilmektir.Kendinden çok onu sevmektir dadiş demek.Her zaman gülsün istemektir...
En önemlisi de "yan yana" olmayı istemektir hayat boyunca...

9 Haziran 2011 Perşembe

uykum var sanırım.

Şu ahir ömrümde çok sıçtın mavisi gördüm ben...Öğrenciliğimin her döneminde o masa başında,notların arasında,sabahın o ilk mavileştiği ana çok tanıklık ettim.Ama hiç bu kadar hissetmemiştim be blog.
Yarın yani bugün biri üçte diğeri dörtte olmak suretiyle girilmesi gereken iki tane sınavım mevcut olup,yaklaşık 1 saat sonrasında hazırlanıp katılmam gereken çoook büyük bi kahvaltı organizasyonu var.Görev icabı yani...Ordan oraya koşturmak demek bu bahsettiğim...
Bugünün yorgunluğundan yoğunluğundan bahsetmiyorum bile...Bedenen yorgunluktan öte yine beyinsel olarak tuhaf hallerdeyim çok.
Söylemek,söylemek bi daha söylemek hep söylemek ama yine de anlaşılamamak ciddi anlamda beynimi patlatmaya sebep.Neyse.

Uykusuzluğumuda eklersem üstüne yaşanacak yorgunluğa,yaklaşık 17:37 sularında ayrılırım aranızdan...
Adam akıllı bişeyde girseydi bari şu kafama ah ben nerelere atayım kendimi...
Allaha emanettir yarın tüm zaman dilimleri...

7 Haziran 2011 Salı

mühim değil.sınavlar işte...

Sınavlarla birlikte öylede güzel bi hava var ki tepemizde...Sevinmek mi lazım üzülmek mi karar vermek zor.Bu mis havalarda oturup ders çalışmaya çalışmak nası bi ızdıraptır yahu...Ne tam anlamıyla çalışmak ne de tam anlamıyla gezip tozmak...Asıl araf budur demi?
Ama içimizdeki kıpırdaklığı da bu güzel havaya borçluyuz...Yoksa bu denli cıvıldamak pek mümkün olmuyo sanki.Önce ki sınav deneyimlerine bakıldığında öyle en azından...İyiyiz iyi...


biz hep rengarenk...

3 Haziran 2011 Cuma

Sabahın yedibuçuğu olmasaydı bari...

Sabah saat tam olarak 07:24 ken hayatımda duyduğum en korkunç seslerden birini duydum ben.O kadar şiddetli bi ses oluşuydu belki o kadar korkutan...Yürekler bi hopladı ki anlatılmaz.Noldu bilin bakalım...Tavan çöktü tepemize!
Şaka değil,mecazi falanda değil gayet ciddi bi anlamda çöktü...Birazı benim tepeme,geri kalanı odanın orta yerine.
Sabah 6da yatmıştım oysa...Kaç gecedir uykusuzluğun üstüne bide çatı düştü başıma,hakkaten bi o eksikti...
Var bu aralar üstümde dolaşan bi kara bulut...Bi geçirirsem elime...
Sağ salim bi gidebilseydim evime...
Yine de şükrettik aman dedik kimseye bişey olmadı,iyiyiz hepimiz...

Günün en önem taşıyan iki cümlesi şunlardır efenim:
-Gülşah başını ört!(en az bi 10defa tekrarlandığından eminim)
-Noluyo lan!..
Çatının tepemize çöktüğü zaman herkesin beni koruma uyarısıdır.Geçsin tarihe...

Küçük bi karesini paylaşmak geçer içimden...Gerçi aklımdan silinmesi mümkün değil ama hadi olsun...

2 Haziran 2011 Perşembe

İşin özü...

Kız kıza dışarı çıkmak,36 bedene sığmak gibiydi...Ve ne olursa olsun iyi gelirdi...Bilinirdi.