28 Ocak 2011 Cuma

Beklendiği gibi zor geçti bu iki gün.Ama geçti :)

Evet gerçekten çok zor geçiceği düşünülen şu iki gün zorda olsa bitti sanırım.Biraz sonra atıyorum kendimi beni evime götürücek olan otobüse.Nası beklendi bu saatler nası sabredildi,bilen biliyo ama yinede bide bana sorun...
Mutluluklar akıyo paçalarımdan.Arkadaşlarım -sen abartılı iyisin bugün ama ?diye saçma sapan cümleler kurdular bana.Öyleyim dedim bi güzel kikirdedim...Üstüne bide şarkı söyledim kendiliğimden...Sümbül şaşırdı...Ben bi daha şarkı söylemicem dedi...Yine kikirdedik...
Onlar neysede sınavları bitirdik :)Gönül isterdi ki "geçtik bitti" demek...Ama burda "kaldık bitti" durumu mevcut sanki...:) Güler misin ağlar mısın...
Neyse o mühim deil şu anda içimdeki balıklar pek umursamaz hallerde çünkü...Anneme,evime,kıymetlilere,şehrime gitmek üzereyim aslolan bu :)
İstanbul özlesin beni...Emin değilim ama bende onu... :)

- Nazar değmesin efendim aman tahtalara vuralım :) boncukların şirinliğe gözümden kaçtı sanılmasın :)

26 Ocak 2011 Çarşamba

Zor geçer bu iki gün!

Bi süredir yazamıyorum bişeyler...Ne içimden geçiyo,ne aklıma geliyo.Çok sıkıcı günlerdeyiz sanki bu aralar.Sınavlar beni çıldırttı,hem okuldan hem istanbuldan soğuttu...Çok ama...Bi an önce Burdur'a atmak istiyorum kendimi...Evime...Aileme...Sevilenlere...Özlenenlere...
Yoruldum bu seferde...Geçen sefer arkadaşlarım yeterince üzüp yordu bu sefer dersler,hocalar,sınavlar...Bu ne yaman çelişki böyle...Hep mi yorarmış bu şehir hep mi üzermiş...Neyse ama onca yorgunluğun içinde içimi ısıtan beni güldürmek için çaba sarf eden bi kişi var ki...İçimde balıkları hoplatan...
İki gün kalsın diyelim...Sonrasına iyilik güzellik dileyelim...Olmaz mı?

22 Ocak 2011 Cumartesi

En içten "İyi ki doğduuun..." düne ait :)

Dün o kadar önemli o kadar özel o kadar güzel ve en önemlisi o kadar anlamlı bi gündü ki...Anlatmam mümkün değil onu baştan belirtmeliyim...
Dün benim gül annemin doğum günüydü...Onun dünyaya geldiği yılın en güzel günü...21ocak...İyi ki doğu,iyi ki bide beni doğurdu,bensiz olmazdı...
Nası güzeldir o kadın bilmezsiniz siz...Tanımanız lazım,asaletini görüp hayran kalmanız,o kendine has güzel kokusunu şöyle bi içinize çekmeniz lazım...Ama en önemlisi o harika kişiliğin içindeki mükemmel "anne"kavramını görmeniz lazım...
Yıllara inat gittikçe yaklaşıyoruz biz birbirimize.Her geçen yılda daha da yakınlaşmış bulucaz kendimizi,biliyorum...Yanında değildim bu yaş gününde ama yanına gittiğim zaman ilk iş güzel bi sarılıp kucaklaşma kendimize has bi kutlama yapmak olmalı diyorum:)


İyi ki doğdun benim güzel annem...
İyi ki dünyaya getirdin beni...
İyi ki annem oldun,yok bu yetmez bide dostluk,arkadaşık dedin...
İyi ki ellerimi hiç bi zaman bırakmadın...
İyi ki elini hep omzumda hissettirdin...
İyi ki gözyaşlarımı silen sonrasında bana sarılıp "kuzucum benim" diye kucağına alan sen oldun...
İyi ki herşeye birlikte güldük,birlikte kikirdedik...
İyi ki biçok şeyi birlikte öğrendik...
İyi ki hayatımın en güzel kahramanı ve en özel öğretmeni oldun...


Annem dersem herşeye "iyi ki" demek öyle kolay ki...Hemde en kocaman gönül rahatlığıyla...Seni çok seviyorum bi tanecik güzel annem benim...
Dileğim,sağlık en başta...Huzur mutluluk gelsin sonrasında...Ama içten içe hepsinin içine minik bi (birlikte) sıkıştırmaktan kendimi alamıyorum...
Söylemiş miydim?
-Seni çok seviyorum annecim...Kutlu olsun doğduğun gün...








                   
Bi elmanın iki yarısı olmak demek gelir içimden :))


Bi sanaaa,bi banaa... :)

18 Ocak 2011 Salı

Çok atarlandım şu sınav işine...

Nası boktan bi sistemdir bu?Nasıl saçma sapan insanlar sıkıyo benim canımı böyle...Nası bi illetsiniz siz ey üniverstelerdeki hoca kılıklı manyaklar.
Ben anlamıyorumki ne verdiniz ve karşılığında ne istiyosunuz.Vermediğiniz halde istiyosunuz kabul diyoruz uğraşıyoruz onada kıymet vermiyosunuz.Hiç istemezdim bunu ama allah belanızı versin :)


Günü kurtaran tek şey sanırım şu anda kulağımdaki ezgiler olur...Hüsnü Arkan'ın SOLO albümü...Canım benim çok teşekkür ediyorum...Yetiştin yine hemen,inanılmaz keyif veriyomuş bütün şarkılar ben şiddetle tavsiye ediyorum burdan herkese...Özellikle can sıkıntısına bire bir...
Bakmayın ciddi anlamda bu sakinleşmiş halim... :)




17 Ocak 2011 Pazartesi

Poğaçalar olmasa işin ucunda uyanılırmıydı acaba 9:45te?

İçime batar oldu blogu ihmal ettiğim zamanlar artık...Aklımın bi köşesinde sürekli kıpırdayıp duran bi düşünce...Ama sınav zamanlarında elden gelen pek fazla bişey yok sanki...
Ters bi insanım ben kabul ediyorum.Çenem düşer mesela(düşük olduğunu biliyorum ama dahada fenası),aklıma bir sürü film gelir izliyim diye(boş zamanlarımda bi tane bile film bulamam oysa düşündüğüm halde),elimde beklemeye alınmış en az 3 kitap olur örneğin(yine boş zamanlarımda,elimde olan bütün kitaplar okunmuş vaziyettedir ben okumak için tek sayfa bulamam...) ve en önemlisi evimi her zamankinden çok daha fazla özlerim...İşte böyle saçma sapan işler...
Hava yağmurlu iki gündür istanbulda.Aslına bakılırsa ders çalışmak için oldukça uygun şartlarda hava koşulları:)İşte ipe un seren bi neslin evlatlarındanım ben...
İşin özü;bu aralar anlatmak isteyipte uğrayamamak söz konusu buralara.Yinede bu blog işini ne kadar önemsediğimi,sevdiğimi görmek bile aslında beni mutlu etmeye yeter heralde...

Tamda şimdi işte,gözümde bal gibi bir uyku... ^^                                                                               

Annemin tabiriyle diyelim;çitir çitir bi resim olmuş bu( o genelde çiçekli kumaşlara söyler bu ikilemeyi ama bilemedim ben onu sanki görse "mm çitir çitir çok güzelmiiş" der gibi geldi :)

(Peki bu deli divane gelen karga sesi ne böyle bugüne özel?Bi anlamı olmalımı acaba...?)

14 Ocak 2011 Cuma

Çabuk gelirmi zamanlar?

Nasıl istiyorum böyle zamanlarda o mis gibi evimde olmayı...Annemle şen şakrak gülüşmeyi,yemekler yapmayı,ablamla didişmeyi,koca koca kahkahalar atmayı,mis gibi kek kokusuna bide mis kahve kokusunun eklenmesini,o kokulara tavlanın pullarının zarlarının seslerinin karışmasını...
Bahsettiğim"böyle zamanlar" elbette sınav haftaları :) Giysem puf puf pembe terliklerimi,toplasam saçlarımı ev topuzu modelinden en tepeme,uyuşuk uyuşuk bi o oda bi bu oda sefer yapsam...Yakınmıdır acep "öyle zamanlar..."

12 Ocak 2011 Çarşamba

Ay bir anda düş yüreğime...

Ben ne zaman bi kelebek gördüm,içimde bi balık hopladı...
Ben ne zaman bu kadar sevdim kelebekleri ne zaman bu kadar benimsedim hatırlamıyorum bile...O kadar çocuktum yani...
Belki renkleri çekti dikkatimi önce,belki diğer uçan şeylere hiç benzemeyen o salına salına uçuşları...
Sizi bilmem ama dünyaya başka bi canlı olarak gelmem gerekseydi eğer,o bi günlük ömre inat ben kelebek olarak gelirdim dünyaya...
Bu resimde öyle oldu işte...Sağdaki kırmızı kelebek ben oldum...Peşimden sürüklediğim o minik kelebekler yine ben...Sonra soldaki kelebeklere karışmış uzun saçlı kız yine ben...
Çok mu bencillik oldu bu?Ayıp mı ettim acaba...Bilemedim ben onu...

10 Ocak 2011 Pazartesi

Toz(olasım)-duman(olasım)-tüy(olasım) var..

Kuşlar sakladım saçlarımın arasına. Çıkmaz sokaklara yolum düştüğünde çekip çıkarsınlar beni kanat çırparak.

Taşlar topladım tanıştığım her insanın kendi ıssız plajından. Üstlerine kuşlar çizdim. İçleri kaldırmadığında hayatı  rafyalara sarıp göndereceğim mutluluk versin diye.

Rüzgarlı bir günde ipe dizdiğim ak pak çamaşırları yağmur yağmadan topladım. Makasla kuşlar kestim o çamaşırlardan. Işıklı avizelerine asacağım yaşam elektriklerinde voltaj düşüklüğüne karşı ışık versin diye.

Yastığıma hayatın teptiği kuştüylerini çıkartım yığdım salon salomanje ruhumun orta yerine. Tek tek sevdim her bir tüyü. Kanat yaptım kendime. Güçlü kanatlar. Uçup giderken elinden tuttuklarımı taşıyacak gücüm olsun

diye.

Ne güzel bi yazı olmuş bu böyle...Alıntıdır efendim...

9 Ocak 2011 Pazar

Isınaydı bi şu oda...Daha ne...

Az önce gayri ihtiyari bi şey söyledim ben.Teee içimden kopup gelen cümle şudur efendim:Bu odaya artık bi katalitik alalım!
Allahım bu nası bi soğuk ben anlayamıyorum ki.Buz gibi bir oda!Günlerdir elim ayağım buz gibi yahu.El ayak ısınmadıktan sonra insan sıcaklığını hissedebilirmi.Varsa hisseden ayrı ama benim elim ayağım sıcak olmadıktan sonra o arada kalan koca bedenin sıcak olması pekde mühim değilmiş gibi geliyo...Neyse işte ben bişey söyledim, hepimiz patlattık koca kahkahalarımızı...Unutulmasın dedim hemen.Anlıkda olsa yazmak gerek işte :)

Tam emin olmamakla sanki Konya'ya benzettim burayı ben.Çokda hoşuma gitti.Malum üşür vaziyetteyim ya zaten paylaşmak istedim bunuda :)

Özlendi yıldızlar...


Bugün üstümdeki bütün nemrutluğa,bütün tersliğe ve yıldızları bu şehirde
göremiyo olmama rağmen,yinede yıldızları düşünüp hayal etmek yüzümde bi tebessüm oluşturabildi...İnatla...

8 Ocak 2011 Cumartesi

Hep kah-kah-kih-kih oldu bu akşam...:)

Efendim gün itibariyle odamıza sınav haftası gelmiş bulunup oldukça da hoş karşılanmıştır.Cozutmakların bini bi paradan daha ucuz işte böyle zamanlarda...Anlatmak mümkün değil.Üniverstede okur vaziyette bulunup sınav haftasının içinde debelenmekten kendinizi alamamış,üstüne bide sıkılmış olmanız lazım.Bide ders çalışma isteğinizin beyninize uğramadığı bi dönem gerek.Başka bişey lazım değil sanırım.Ha bide kafa dengi,sevdiğiniz,güzel arkadaşlar lazım...Sonrasında olanlar kuvvetle muhtemel irade dışı...
Öncelikle salep faslımız oldu bugün...Elektrikli ocakların mutfakta kullanımı yasak!Öyle demişler yukardan...Neyse.Anıl yurda gelirken salep almış,ama öyle kolay değil.Uğraşmak gerek.Elden ele geçti önü arkası detaylıca okundu...Bi hal çare düşünüldü.Yok çıkılamadı işin içinden.Çözüm ortak amaç belli.Sağ odadan bi tencere,sol odadan bide elektrikli ocak istendi.Odaya gizlice getirilip düzen kuruldu...Üstüne bide kapı kilitlendi.Amaç yok...Belki işe biraz gizem,biraz heyecan katmak istendi.Ya da saçma sapan bi insan gelip keyifleri kaçırmasın istendi...Sonunda fiş prize takıldı,elektrikli ocak çalışmaya başladı...İş ciddiye alındı...Herkeste bi heycan bi gevezelik oldu,ocak unutuldu...Odaya bi koku yayıldı.Herkes şöyle bi yokladı...Hık hık -ne bu koku dedi?-Ama unuttuk biz bunu yaa..denildi.kah kah kah kih kih kih yapıldı.Bi cesaret salep tencereye döküldü.Cosurtular fosurtular keyif verdi.Yanık kokusu yerini o mis gibi salep kokusuna bıraktı.Hepimizin gözü parladı.Sabırsızlanıldı,hadi ya tamam oldu o oldu denildi bir ağızdan...Sonrası:Mmmm...Oh be çok iyi geldi bu...Oda çokmu soğuk hala ya?İçimiz ısınır şimdi...
Mutluluklar diz boyu oldu...






Salepler içildikten sonra biraz mayışıldı,sesler soluklar kesildi...Biraz ders çalışıldı,biraz kitap okunu,biraz daha kakara kikiri yapıldı...Sonra aşka gelindi hadi bu sınav döneminde bırakmak yok kendimizi biraz bakım denildi...Dolaptan kil çıkarıldı bi güzel hazırlandı...Bi güzel boca edildi yüzlere...Kalmasın bu bitsin artık diye söylene söylene betona dönüşüldü.Kil çimento misali...Yine kahkahalar patladı,hikayeler yazıldı,mutlu olundu yine...Çok eğlenildi...Yöneticilerden biri çıkıp geldi;çok gürültü yapıyosunuz diye azar yenildi...Keyifler kaçtı.Herkes oturdu poposunun üstüne,çıt çıkmadı.Sonra -amaaan bi git ya dendi yine keh keh kah kah dendi...üstüne güzelce kremlendi ve sonunda yataklara çıkıldı...Dolu dolu bi yurt gecesi yaşandı...Devamı dilendi.Oh be ne güzel yaptık denildi...






Hepimize iyi geceler olsun derim en sonunda kocaman mutluca :)

6 Ocak 2011 Perşembe

Elimde olsa ,herkese izletebilsem...

Kulağımda duyar duymaz bu sesi beynimde hemencecik canlanıveriyo o harika filmin harika sahneleri.Filmin başından sonuna kadar,Amelie'nin insanların kafasında çizdiği yüz ifadesiyle izlemiştim filmi.
Kaşlarım hep havada,dudağımdada hafif bi tebessümle...O kadar keyif almıştım yani.
Yaşadığım sürece bıkmadan izlerim dediğim filmlerin en başında...Çok güzel çok.
Sümbül bi video açtı,fonda filmin müziklerinden bi tanesi çaldı...Aniden blogu açmam,bunları yazmam bir oldu.Hakaten çok hoşuma gitmiş bu film benim...Bi kez daha mı izlemeli acaba..?




5 Ocak 2011 Çarşamba

*Ay Kanını'naysa...


-GECENİN HÜZNÜ "ay kadını"NADIR...

(Her ne kadar ortalıkta gergin olduğum söylentileri gezinsede içim rahat,kafam daha rahat.Adımız çıkmış işte napalım,sesler her yükseldiğinde benim gergin olduğum konusunda hemfikir oluvermek kolay...İşe gelen o çünkü!Çokda mühim değil aslında...Blogda paylaşmak istenilen fikir,resim ve akla ilk gelen yukardaki cümledir...Bu kısım değersiz ve yersizdir efendim...)


4 Ocak 2011 Salı

Bitmez bu okul denen...

2011in ilk yazısı böyle olsun istememiştim hiç ama gelmez elden bişey...
Okula gittim bugün bide döndüm!Ders yoktu yine...Şaşırdımmı? E şaşırmadım aslında ama her zaman böyle olmasıda artık sıkıyo benim canımı...
Sonra Gabriella notları vermicekmiş artık!Adam akıllı not alan bi tek o var koca sınıfta oda gümletti hepimizi...Haklıdır belki kendine göre ama eh be kardeşim zaten harika notlarla geçiyosun sınıfını nolur ki o notları fotokopiye versen ya da vermesen ne eksisi artısı var sana...Ama yok insanız işte olcak ya...
Sonra bizim 3e geçmek için not ortalamamız2.0 olmuş,biz daha 1.8i tutturmaya çalışırken...
Türkçe dersinde Sinan diye bi kitaptan sorumluyken dönmüş bizim Sinan,İnce Memed'e???
Hukuk hocasının 100lük kağıdıma verdiği 52 puanı anmadan geçmek istemedim an itibariyle.
Alttan aldığım dersin kitabını almak gibi bi zorunluluk var üzerimde artık...35 liradan bahsediyorum.Niye bu kadar pahalı bu kitaplar ya çıldırtır beni yakında...
Nası güzel bi gün olmuş bu böyle şimdi sıralayınca daha bi hoşnut oldum gerçekten...
Gitmiyorum bi daha okula falan,lanet olsun böyle işe...