31 Ekim 2011 Pazartesi

ıspanak-kereviz salatası!

Bizim çok fena kudurduğumuz anlar var yurtta.Yemek muhabbetinin doruklarına çıktığımız zamanlar işte o zamanlar.
Şu anda bi ıspanak,bide kereviz salatası muhabbeti var.İmdaaaat diyerek atlicam camdan şimdi.
Evimi istiyorum ben,ıspanak istiyorum yaa.Hemde süzme yoğurtlusundan.Bursütten başkasını istemeeeem...
Nasıl sabah olucak şimdi?
Bişey yemeden nası uyunur...
Anne yetiş.

29 Ekim 2011 Cumartesi

Cumhuriyet bayramımız kutlu olsun!

Bu nasıl bi zihniyettir.Nasıl bi düşüncesizliktir.
29 Ekimi'i kutlamamak da neyin nesi!
Seni sen yapan,varlığına sebep,geçmişini yaratan,geleceğini hazırlamaya umut bırakan günü;nasıl görmezden gelebilrsin.
Kimsin sen?
En önemlisi;nesin sen.
Kutlama yapılmazmış.
Cumhuriyet bayramının nasıl kutlandığına şahit olmadığın belli.O yüzden karıştırmış olmalısın bazı şeyleri.Ki böyle bi kararla hala Türk milletinin yüzüne bakabilme cesaretindesin.
Van'daki deprem için hepimiz çok üzgünüz,elimizden ne geliyosa yapıyoruz çabalıyoruz fazlasını yapabilmek için.
Şehitlerimiz için ağlıyoruz hala,içimiz buruk...
Peki bu bayramı kutlamıyoruz diye kemikleri sızlamazmı o şehitlerin,bi düşün.
Neden döküldü bizim kanımız diye hesap sormazlarmı...
Bu kadar mı vazgeçtin insanlıktan,ülkenden,geçmişinden,gurur duyulası tarihinden...
Yazıklar olsun.
İnadına kutlanır bugün.
Hangi yürüyüşe yetişsem diye deli gibi koşturulur.
Kızgınlığımın tarifi yok...
Duyduğum üzüntüyse boyumu aşmakta.

Bayramımız kutlu olsun.En güzel günümüz büyük olsun.
Hala Atamıza layık olmaya çalışan insanlarında var olduğunu düşünmek güzel.
Yalnız olmadığımı bilmek önemli!
Sen huzur içinde ol Atam.Her şeye rağmen varız biz ve hep olacağız.

felsefedir bu.!

”Olay şu ki; hayatımda yaşadığım her şeyi kendi başıma yaşıyorum. Her bir şeyi. Canım sıkılınca kendim baş etmek zorundayım. Ağrılarımla kendim uğraşıyorum. Okulda başarısız olduğumda sonucuna ben katlanıyorum. Birinden hoşlandığımda benim karnım ağrıyor. Yalnız kaldığımda ben yalnız kalıyorum. Bütün her şeyi kendi başıma göğüslemek zorunda kalıyorum ve değil bu sürede yanımda olmayanların, yanımda olanların bile söz hakkı bir yere kadar var. Çünkü bana olan her şey beni ilgilendirir. Keşke acımı benim kadar çekebilecek ya da yalnız kalıp içimi sıkıntı bastığında bunu fiziksel ve ruhsal olarak benimle hissedebilecek birileri olsaydı. Gerçekten. Keşke olsaydı ama öyle bir şey tabi ki yok. O yüzden ne yaptığım gerçekten kimsenin yargısına kalmıyor üzgünüm. Üzgün değilim gerçi sadece cümlenin sonunda bir üzgünüm yerleştirince havalı oluyor.”
                                                                        
                                                                              :)(:

27 Ekim 2011 Perşembe

Sevdim.

Süt içtim acım hafiflesin diye
Çikolata yedim bi köşeye çekilip,
                                                      zehrimi alsın diye...
Sizin hiç bilmediğiniz,
                                  bilmeyeceğiniz şeyler öğrendim.
Siz zehir nedir bilemezsiniz...
Zehir aşkı bilir oysa bayım.

24 Ekim 2011 Pazartesi

Biter mi?

Hiç iyi şeyler gelmiyo başımıza bu aralar.
Uzun süredir çırpınıyoruz ama boş.
Bilmeden;neden uğraşıp yorulduğunu bilmeden uğraşan insanlar olduk biz aslında.
Debelendikçede iyice battık sanırım...
Şansta bizden yana değil işin özü.
Kısacası zor günler!
Verilen kayıplar o kadar ağır gelmeye başladıki.
Hep ağır elbette ama bu günler...
Biraz değil fazlasıyla fazla olur oldu.
Önce onca şehit haberi,sonrasında Van'daki korkunç deprem!Çok değil bi kaç gün içinde gelen haberler...
Ülkemi çok seviyorum ben.
İnsanlarım  çok çok kıymetli.
Sabırlar taşalı çok oldu.
Peki sesleri duyan olur mu?

23 Ekim 2011 Pazar

1 yılmı oldu demek!

Efenim birinci yaş günümüz kutlu olsun derim en içten.
İyi ki varsın blogcum.
Ne iyi yaptım da bulaştım sana...
:)

öyledir.


*Yirmi bir yaşındayken,
insanın dünyayı kavramaya çalışırken tökezlemesi 
 doğaldır.                                                                                            

22 Ekim 2011 Cumartesi

kendi hayatına sahip çıkcaksın önce.

Bazı şeyleri inatla anlamıyorum!Evet anlayamicam ben bazı konuları.
Mesela,bi yaşamı sahiplenip,o yaşamın sahibini yok sayıp,onu kırarak kendi kendine başına buyruk saçma sapan hallerde kararlar verip üstüne  verdiğin kararı anında uygulamak,analayabileceğim türden değil.
Kendi işine,kendi hayatına bakacaksın.Zorundasın!
Çünkü o hayat,o gün,o an sana ait değil.
Kendi anında istediğini dilediğince yapabilirsin elbette,ama başka birinin hayatında yok öyle bişey!
Kim olursan ol.
Ne tuhaf varlıktır bu insan denen.Yetinmez elindekiyle.İşin suyunu çıkarıp başka hayatlara başka kararlara başka anlara diker gözünü.
Bak işte kendi hayatına bak kendi işine be arkadaşım.
Ne diye dellendirirsin ki durduğum yerde...

18 Ekim 2011 Salı

Gece körü patlaması!Sanırım.

(Yazarken inatla kulağımdan eksik etmediğim,dönüp dönüp dinlediğim melodiyi duyun isterim.Hatta dinlerken devam edin derim. :) )

Pek düzenliydi benim bu mis uykularım.Sanırım haddinden fazla oldu kahve dozu gün içinde.Kısacası,uyku kardeşi beklerim,gelmez.Kızlar uyudu ama 7 numara hala ayakta.
Şikayetçi değilim tabi ki.

Ben hep sevdim gecenin bu karanlığını,sessizliğini.
Hem sakinliğini,hem ürpertici tarafını hissetmeyi sevdim.
Beynimin boşalan gereksiz düşünceler kısmını,yepyeni gereksiz düşüncelerle doldurmayı önemsedim hep.
Kendimle olmayı bildim.Mutluda oldum.
Gece aldığım kararları ayrı tuttum gün içinde düşündüklerimden.Daha doğru olduğunu düşündüm nedense.
Nedense...

Annemi özledim.Evet,böğürme noktasında değilim henüz ama hissediyorum o noktaya az kaldı.
Hadi ayrı kaldığım süre zarfında hergün daha çok özlüyorum kısmı tamamda arkadaş hergün daha çok sevdiğini hissedermi insan.Doğru olabilir,haklı olabilirsiniz;evet sanırım anneme aşığım ben :))
En kıymetlim o...
Kokusu burna gelmekler...


(Yapabilirmiyiz annem şöyle bişey.Ağza layık değilde ne bu şimdi...
"Gecenin bi körü" faktörü nası mühim nasııııı.... )


”Akan zaman değil mesafelerdir”

Biz yeni bir hayatın acemileriyiz
Bütün bildiklerimiz yeniden biçimleniyor
Şiirimiz, aşkımız yeniden,
Son kötü günleri yaşıyoruz belki
İlk güzel günleri de yaşarız belki
Kekre bir şey var bu havada
Geçmişle gelecek arasında
Acıyla sevinç arasında
Öfkeyle bağış arasında.

Okuduğum saatten beri beynimin içinde dönüp duran kelimeler bunlar.
İşledim beynimin her köşesine itinayla.
Unutulmasın sakın diye...
Yağmur etkisindemiyiz yine...
Olmasak ayıp değilmi peki,kulağımda cama vuran damla sesleri varken hala.
Ayıp elbet.
Böyle bi etkiye elbette gönülden tepki.

(Araya bu melodiyide sıkıştırıverin nolur. :) )

”Ayağın kayarsa bir kez
kesilecektir.

Elin götürürse seni
bir başka yola
çürüyecektir.

Ayırırsan yaşamını benden
öleceksin
yaşarken bile.

Geçip gideceksin ölü ya da gölge.
Yürürken bensiz yeryüzünde.”


- Pablo Neruda


Hı hı.Yağmur etkisi...

17 Ekim 2011 Pazartesi

Umutsuzlar Parkı.

Evlere sığamıyoruz, öylesine büyüdü ki vücutlarımız
Ve konuşmalarımız, öylebüyüdüler ki peşi sıra
Hani hep bir olup da eve taşıdıklarımız
Kahveden, meydandan, sokak içlerinden
Bulup da çıkardığımız
Konuşmalar:
- Biri geliyor sözü değiştirelim
- Yürüsek açılırdık
- Bu ne uzun bakmak kendinize
- Ağzım mı kokuyor ne, yaa!... çok kötü bir günümdeyim
- Akşama bezik, evet, siz ne içerdiniz?
- Annem mi, çok sevinecek..
, Belki de sinemaya gideriz..
- Bilirsin erken kalkmalı, yarın.. (gülüşler) yok canım!
- Siz yarın deyince aklıma ölmek geliyor, katıla katıla ölmek
- Bana kalırsa..
- Evet size kalırsa
- Bana kalırsa şimdiden eğlenelim
- sus!
- Biri geliyor
- Biri geliyormuş sözü değiştirelim..


Nasıl güzel bi şiirmişsin sen.Ve nerelerdeymişsin bu güne kadar...

Umutsuzlar Parkı_Edip CANSEVER

Nolur okuyun.Evet nolur.
Hiç zahmet etmeyin siz,linki şuracıkta
Sadece bi tıktır işiniz.
Bilinsin değeri çok kıymetli!

Okumaya doyamamaklar...
:)

14 Ekim 2011 Cuma

Arınmaktır derim.

Yurtta internet yok efenim bu aralar.Sesim soluğum pek cılız.
Bi özlem yok değil şimdi,okuldan yorgun argın gelip bilgisayarımı kucağıma alıp keyif yapmaya dair...
Ama şöylede bi gerçek var ki,internetsizlik iyi geldi bana sanki.Her şeyi bilmemek iyi bazen.Bazen değil,çoğunlukla!
Duymamak,görmemek,haberdar olmamak,hissetmemek...İyi şeyler aslında...
Gerçekten!

Yurt soğuk bide:)
Elim ayağım yine buz.Yine tirtir titriyorum ortalıkta.İstemsizce büzüşüp kıvrılıyorum yatağımda.
Kedi misali nerde biraz sıcaklık git kıvrıl köşeye...Hele pıtır pıtır düşen yağmur damlalarının seside kulağımdaysa,daha bi zevk alıyorum o kıvrılmalarımdan büyük bi tezatla...

Hızlı akan bişey var ki bu seneye dair,en net hissedilenden;zaman.
Yetişmekle yetişememek arasında hep bi koşturmaca.Sanırım çoğunlukla kazanan ben oluyorum.İnadına her yere her şeye yetişmeye çalışıyorum.
En önemlisi kendime yetmeye çalışıp,başardıkca değmeyin keyfime havalarında dolanıyorum ortalıkta.

Başarılarım belki başarısızlıklarım ve (bu konuda artık kesinleştim ben)keskin çizgilerim var benim.Özellikle evimden çıkıp buraya geldiğim süre zarfında daha da belirginleşip kalınlaşmış çizgiler.
Olsun.
Bişeylerin dengesini kaçırdığımda toparlanmam zaman alıyo ve can yakıyo bu.O yüzden bildiğimi okurum ben :)
Saçma insanlar ben ne yaparsam yapıyim inanın hep aynı saçmalıkta kalıyorlar yerlerinde.
O yüzden bıraktım kalsınlar.
Buda bi vazgeçiş sanırım ama en iyisidir.
Oldukça da,nettir.
:)

4 Ekim 2011 Salı

Büyük?Küçük?

Küçük deyipte geçilmicek kadar büyük bi minik aslında.Evet aynen böyle kafa karışıklığı yaratmıyo değil.
O kadar sevimli ki,anlatılır mı? ....
Bugün keyfi yoktu bi süre.
O süre içinde beni yanından bi şekilde uzaklaştırıp 3 dakikada olsa kafasını dinlemek istedi,haklıydı da belki.

-Ben bugün okulda çok yoruldum da,beni biraz rahat bırakabilir misin lütfen?
(yaş:5)    :)

2 Ekim 2011 Pazar

-özlenen*

Ne kadar uzun zaman olmuş,bi yerden bi yere yetişmek için panik olmayalı.Günümü dolu dolu yaşamayalı.Bi gün neden 34 saat değil ki diye düşünmeyeli...Koşturmayalı,yorulmayalı ve sonunda yatar yatmaz yatağıma hemen uykuya dahil olmayalı...

Bu hafta bu koşuşturmacayla geçti işte.Her şeyi haddinden fazla düşünmeyerek.Hak etmediğimi düşündüklerimi duyduğumda öfkelenmeyerek,anlaşılmamalarıma üzülmeyerek...Kimseye hakkından fazlasını vermeyerek...

Benim hayatımda güzel şeyler var son günlerde.İnanıyorum ki bundan sonraki günlerde güzel gelecek.
Mutlu olmak için nefes aldığımı savundum her zaman.
İnsanoğlunun tek amacı mutluluk üzerine kurulu.Yemek,içmek bile ihtiyaçtan öte kendini iyi hissettirip mutlu ettiği için bu denli kıymetli aslına bakarsan.
Mutluluk çok önemli işin özü.
Dediğim gibi nefes almama sebep en temel şey.
Nefes aldığım sürece mutluluk için çabalayacağımı bildirmek isterim,
mutluluğumuda mutsuzluğumuda sahipsiz bırakmayacağımı belirterek elbette :)