30 Mart 2012 Cuma

Yağmurlu zaman.

...Benim gözümden gör dünyayı.Benim gözümden yaşa,burayı...

Uçan tek bir martı çektiğimde nasıl üzgün olduğumu bil istiyorum...
Yanına yaklaşan bir martı olduğunda nasıl benimde bir kuş olup uçtuğumu bil mesela...
Denizin,tabir-i caizse çarşaf gibi olduğu vakitleri sevdiğimi bil istiyorum...
Güneşin veda ediş anını izlemeyi sevdiğimi...

Veda vaktinin hemen geçmesini...
Geceye hoş geldin demeyi sevdiğimi bil mesela.
İstanbul'u yaşamayı sevdiğimi bil istiyorum.

29 Mart 2012 Perşembe

28 Mart 2012 Çarşamba

Bugün düş belki yarın gerçek...



Bu gün çok istedim bu balonlara binebilmeyi.Çok fazla da diledim...Kısmet olur mu olmaz mı bi bekleyip görmek lazım.Ama oldurmak gerek,bu kanaatteyim. 
:)

27 Mart 2012 Salı

Siz de fazlaca düşünüyomusunuz geceleri gün içinde ki olup biteni?

Çok güzel ezgiler var şu  sıralar kulağımda.Her telden müzik var sanki odamızda.Ama iç açıcılar daha bi baskın sanki..
Güzel havaların şerefine,gelen sınavların inadına...
Ne kadar hissetmemek için dirensem de,yalanlar var bir de...Apaçık olmayan ama hani içten içe "acaba" dedirten cinsten can sıkıcı olanlar...Beynimi kemirmekte acımasız olupta en olmadık şeyde "bak işte,haklıyım kesin!"diye kuduruverdiğim  hareketler...

-Dün dediğin öyleydi? E bugün bu yaptığın ne? Anlamamışım heralde... Dikkatli dinlemedim mi yahu? Yok eminim o zaman böyle yapmıştı! Bu ne şimdi canım aa...Yuh artık.

Anlatmak istediğim iç sesler bunlar tam olarak.
Neyse aslında çok da mühim değil.İnandığımı sansınlar...
Umrumda mı?
Pek değil galiba...
Evet evet değil hakkaten...
:)




Belki de anlatmaya çalıştım birilerine. Kim bilir, anlatamadım... Belki de insanın yüzüne bakar bakmaz anlatmanın yararsızlığını gördüm...


23 Mart 2012 Cuma

Nası mutlu ediyo dinlerken...Kapatın gözleri.



Bu harika günün olsun bu harika.Nerden geldiyse aklıma...

Sınav laneti;mis hava?



Güneş çok nazlandı ya hani bu sefer...Hiç göstermedi ya yüzünü hani uzun zamandır.
Yalan yok,çok özlemişim yahu...Şu bi kaç günde kendimize geldik,toparlandık...Kasvetten kurtulduk.Cıvıl cıvıl olduk,gördüğümüz konuştuğumuz herkese de bulaştırdık bu şen halimizden.
Nolmuş buna böyle ayaklar yerden kesilmiş,dedirttik herkeslere.Oh mis.
İçimizde bi düğüm varsa,sınav haftasının hafiften yaklaşmış olmasıdır.O kadar.Yoksa zaptedemicekler beni burda.Sokaklardan içeri alamicaklar :)

Bu kızın canını sıkan hiç mi bişey yok demeyin hemen,var.Var tabi olmaz olur mu.Şeniz dediysek o kadar da değil...

Ben sevemiyorum böyle yapmacık sohbetleri,yapmacık dokunuşları,yapmacık gülüşleri.
Gelmiyosa içinden konuşma,dokunma,gülme!
Bu kadar zor mu ya?-Hayır,değil biliyorum ben.Ama yok,bi düzen tutmuş ki gidiyo işte.Herkesin hayatına karışmam elbette haddim değil,ama benim hayatımsa söz konusu,orda bi dur arkadaş ya.Sen orda bi dur bakalım.
Yüzüme gülüpte arkamdan iş çevirme.Gülmek mi istiyosun;her anımızda deliler gibi gülelim,varım.Arkamdan iş mi çevirmek geçer gönlünden,yüzüme baka baka çevir o işi."Ben böyleyim,buyum" sinyalini ver bana.Ya da bi git,uzak ol.
Çok net değil mi Allah aşkına.Hani yani ne çok zor,ne de imkansız bişey bu istediğim...Anlatmaya çalıştığım.
Neyse işin özü düşüncelerinin arkasında durmalı insan dediğin diyorum ben.Düşündüklerini sahipsiz bırakmamalı...
Ama keyfimin yerinde oluşu çok baskın içimde.
Hani ne demeli,pürneşe...
Tam da öyle.
Herkes ne hali varsa görsün deyip gönlümün,güneşin,gülüşlerimin tadındayım ben.
Bi de yaz gelince nolurmuş bu bünye hiç bilemedim...
:)


21 Mart 2012 Çarşamba

Evet,artık bitiriyoruz kutlamalarımızı.Bu sondu... :)

Gittikçe anlam katıldığına inandığım bi hayatım var.Evet en içten hissettiğim bu...
Her yaş günüm bi öncekinden bi adım daha anlamlı, bi nefes daha yaşanılası...Harika bişey...
Hayatımda olan,içimi rengarenk yapıp şu bi haftadır beni mutluluktan manyak edenler var ya hani.İyi ki varlar...
Hepsini de o kadar seviyorum ki.
Çok teşekkür ediyorum,herşey için...
Yanımda olamayan kıymetliler de varlıklarını en az yanımda ki canlar kadar hissettirebildikleri,o harika duyguları bana iletebildikleri için ayrı bi mutluluğa sebepler.
Hepsini de o kadar çok özledim ki...
Her birinize ayrı ayrı büsbüyük teşekkür ediyorum...
Koskocaman sarıp sarmaladığımı varsayın,olur mu?
İyi ki doğmuşum dedirttiğiniz için bana...
İyi ki nefes alıyorum dedirttiğiniz için...
Onca yapaylık arasında bana sunduğunuz samimiyetiniz için...
Bazen can kulağıyla dinleyip bazen kalbinizi açmaya layık gördüğünüz için...
Varlığınızı hep yanı başımda hissettirmeyi her an başarabildiğiniz için...
Kısacası her şeyinizle hayatımda olmayı seçtiğiniz için.
En kocaman teşekkür size...
Öyle veya böyle,bişeyleri zorlamaya gerek duymadan söylemeliyim ki,tam da olmak istediğim şekilde olmak istediğim yerdeyim aslında...
Daha ne isterim hayattan!
:)


19 Mart 2012 Pazartesi

Gece kuşları :)

Öyle pek fazla eğlence hayatım yoktur benim.Nadirdir ama dolu doludur.Belki de nadir olduğundan bu kadar mutlu kılar beni.Hani ne derler,dibine kadar yaşarım.Öyle. :)
Geçen gece de öyle eğlenceden kudurduğum bi geceydi.Ne kadar eğlendim?
Çok fena eğlendim.
Çok fazla güldüm...Bol bol dans ettim.Her şey harikaydı.
Yanımda olan,o geceyi bu kadar güzel kılan herkese ayrı ayrı teşekkür ettim.Yine ediyorum...
İyi ki o an kafamı kaldırdığımda göz göze gelebildim.Gülümsemelerime hep karşılık buldum dolu dolu.İyi ki deliler gibi tepindiniz benimle birlikte...

Bizde doğum günleri hafta şeklinde kutlanır hep.Bu da o haftanın bi parçasıydı.Biraz benim...Biraz en tatlının.
Sevinçler,kahkahalar en bolundan hep ortak.
Unutmam mümkün değil ama sadece minik bi not.Sonradan baktığım zamanda "ne eğlenmiştik ya!"demek için.















Kocaman seviyorum hepinizi de :) Asıl siz iyi ki varsınıız :)


17 Mart 2012 Cumartesi

İyikiiyikiiyiki varsın!

Mart en güzel ay bizim için.İkimizinde var olduğu günü taşır içinde...Bi ortak nokta daha dedirtir bize.İçimizi ısıtır onca ortak nokta içinde bu nokta...Biliriz çünkü,kıymet veririz ikimizde...Balık burcunu çok severiz bi kere...
Bi bakışta anlatırız onca şeyi  birbirimize bi anda.Tanırız,biliriz...En büyük dayanağım o burda...Aklıma geliveren ilk isim...Sohbetine doyamadığım...Çekinmeden anlatabildiğim...Bıkmadan,sıkılmadan dinlediğim...Belki de yol arkadaşım suç ortağım dediğim,kardeşim bildiğim için onu...
Tanısanız nasıl seversiniz nasıl.O kadar sevilesi.O kadar sarıp sarmalanası.
Doğum günü bugün.
Kutlamaklara doyamıyoruz o kadar şen içimiz :)
Dün gece ki o kocaman mutluluktan,eğlenceden,kahkahalardan,deli gibi dans etmekten kalan biraz uykusuzluk biraz yorgunluk belki ama inanılmaz bi "iyi ki" var içten içe.
İyi ki doğmuş!
İyi ki bulmuş!
İyi ki tutmuşta benle arkadaş olmuş.
Benim en tatlıııııııım,en gülecim,iyi ki doğdun sen,iyi ki iyi ki varsın.Çok seviyorum seni çok.
Hep beraber kutlayıp,en az dün gece ki kadar eğlenebileceğimiz nice güzel yaş günlerine.Hep kol kola ama :)
Tabi ki de daha  bitmedi,bugün sadece resmi kayıtlardan ötürü yazıyorum.Kutlamaklar günlerce,kafamıza estikçe...
Sevgi çoook büyük :)


15 Mart 2012 Perşembe

Değişmezmiş meğer o koku hiç...

Bu gün elime astrolojiyle alakalı bi ajanda geçti tesadüfen...
Doğduğum günün özelliklerine baktım,değişik bişeyler yok aynı terane.
Ama canevimden vuran bi şey vardı ki beni orda artık darbe mi diyim ne diyim...
O günün rengi:Turuncu.
Baya bildiğin turuncu!
Şimdi diyebilirsiniz ki,ee nolmuş?
Şöyle bi manyaklığım var benim,efendim turuncu benim midemin bulanmasına neden olan bi faktör.Bilmiyorum hiç bi şey ama psikolojik olduğunu düşünüyorum.Çocukluğuma inmek lazım.Varsa gönüllü buyursun gelsin birlikte iniverelim :)
Şaka mı dedim yahu.Bu kadar olur...Onca gün...Onca renk...


Bu arada bugün harika bişey yaptım ben.
Bi kütüphanede miniklere yardımcı olmak gibi bi görevim var artık.Gönüllü olarak.
Öğretmen abla sıfatı gibi bişey,ben sadece abla kısmından yanayım tabi ki.
Bi ablalık kaderidir gidiyo ama kısmet diyorum sadece.Önce Aliş...Sonra Defne...Şimdi kütüphane.Hepsinde de aynı heyecan,hepsinde de aynı telaş içimde.Keşke daha başka olabilseydi derim hala...
Neyse.
O kadar şirin o kadar sıcak bi ortam ki şahsen ben çıkmamayı düşünüyorum ordan...
Diyorum hep,kitaplar başkadır benim için diye,düşünün artık mutluluğumu.
Çok özlemişim bi kütüphanede zaman geçirmeyi...
Aman kimse rahatsız olmasın diye fısır fısır konuşmayı...
Gıcırdayan bi tahtaya bastığımda apar topar adımımı geri almayı...
Ve kendine has o kütüphane kokusunu.
Çatısının altındaki bütün insanların kocaman gülümsemeleri ve sıcaklıkları da harika.
Yolunuz düşerse bu minik ama sıcacık kütüphaneye bekleriz efendim.Siz ben geliyorum Gülşah diyiverin,ben nerde olsanız bulurum sizi. :)
Sonraki zamanlarda fotoğraflarla da ısıtıcam içinizi.Şimdilik böle bi işe kalkıştığımı bilmenizi istedim o kadar...

13 Mart 2012 Salı

bulutlarbulutlarbulutlar var :)

Ya ben hatırlıyorum da,geçen sene bu zamanlar hava ne kadar güzeldi öyle.Hırkamızı çantamıza alıp çıkıyoduk.Kutlu doğum haftamızı da başlatmıştık Anılımla,geziyoduk ordan oraya.Ama şimdi? Ne mümkün yahu...Yaz mı yolda kış mı belli değil.
Odamız bile o kadar soğuk ki.Aman Allahım...Hakkaten çok soğuk :)

Annemleri çok özledim.Başladım ortalıkta cırlamaya.Sınavları bi başlatıp bitirebilirsem hemen düşcem yollara ama,bakalım.Hemen geç zaman.
Odada bi kasvet...Bizde bi miskinliiik.Şikayet etmiyorum hiç.Sadece kasvet kısmı sıkıcı biraz,yoksa miskinlik candır can.
Önceki hayatımda kediymişim ben bence,ne diyim...Çok sağlam belirtileri var çünkü.Öylesi bi garip bişey işte.
Bi kahve mi içsek acaba?


12 Mart 2012 Pazartesi

11 Mart 2012 Pazar

Kriz an''ı bu galiba!

Hani bazen seni kendine getirip toparlayacak olan şeyi bilirsin de yapamazsın ya.Bişeyler tutar içinde seni.
İşte o his var ya hani o his.
Allah belasını mı vericek artık napıcaksa yapsın onu.Beter olsun!

9 Mart 2012 Cuma

* Söküp atmak hayat olmayan ne varsa..."Hiç yaşamamışım"dememek için ölüm saati geldiğinde.

Perşembe bizim için hafta sonunun başlangıç zillerinin çalması demek.Cuma gününün tatil olması kadar güzel bişey var mı.Bence yok.Nasıl yakışır cuma gününe tatil.O kadar çok yakışır işte :)
Perşembenin derdi salıdan düşüyo içimize ama olsun.Yoğun olsa da perşembeler çekilir yanı ağırlaştıran faktörler oldu hep bu zamana kadar.Hep tatlı yorgunluğu kaldı günün sonuna.
Bu gün yağan o uslu yağmur neydi öyle o...Boş boş sokakları dolaşmamıza sebep olan hani.
Bence bütün sokak lambaları turuncu olmalı diyorum ben yağmurun altında dolaşırken.Öyle değil mi ama?




Bide nası çilek istedi canım bugün...Uzun süre burnumdan gitmedi kokusu...Tabi ki yalnız çekmedim o işkenceyi,Canların da canı var dedim bilirim onlarınki de ister diye,sızlandım da sızlandım olsaydı da yeseydik diye.Neyse.Şimdi de size yapıyorum aynısını,hemde görüntü destekli.Kızmayın ama,yemez miydik olsaydı...


*  ”Sevgilim olmayan ama sevdiğim biriyle, genişçe bir koltukta, battaniye altında oturup film izlemek isterdim.Sessiz zamanlarda cama vuran yağmur damlalarının varlığını bilmeyi... Arada sırada film hakkında bir şeyler söylemeyi...
Ama dokunmamayı.
Asla dokunmamak gerekir. Çünkü dokunduğunda gerisinde aidiyet gelir. Ait olmak korkutur. Hatalar yaptırır. Yıpratır. En iyisi hep konuşmak.

Dokunursan her şey bozulur.”

8 Mart 2012 Perşembe

Kendi saçmalamalarımın boynu bükük mü kalsın yani?

Bi günümün içinde yakaladığım,dikkatimi çeken,kulağıma gelen,içimi ısıtan belki kalbimi  kıran ama özünde hep yüreğimi hoplatıveren anlarım var benim.
Her gün mü? 
Evet,her gün.
Her gün yazamayışım bütün bu olanların olmadığının anlamı değil.Çünkü ben ne zaman kalemi alsam elime;o gün beni güldüren belki ağlatan ama bi şekilde nefes almışım dedirten şeyler var.O kadar duru.
Böyle bi filmin içindeymişim de bi anda ekran siyah-beyaz,yaşanmışlıkların öncesinde olanı biteni anlatan,akıllarda kalan,yaşananı anlamlı kılan anlarımı hatırlıyorum.Gerçekten.Bilmem artık çok mu dizi-film izliyorum.Ama öyle :)

Benim için değer kavramı hep bi başka.Hep ayrı bi yerde.
Herkes değerlidir ama bazılarının değeri bazıları için işte böyle saçma cümleler kurdurabilecek kadar çoktur aslında.
İşte bu yüzden hep çok düşündüm ben,çok özledim,çok güldüm,çok ağladım ama en önemlisi çok sevdim.Sevebileceğim her şeyi sınırlarımı zorlayana kadar sevdim.İyi ki de yaptım.
Çünkü ben her şeyin sevmemle başlayabileceğine inandım bu zamana kadar.Sevmesem yapamazdım,sevdim yaptım.Bu kadar basit.Ama değil işte...Yaşarken değil,anarken kolay.
Kaprislere tahammül edemiyorum bi süre sonrasında.İşte o anlatmak istediğim "bi süre" bu verdiğim değerin zorlandığı zamana denk düşüyo.
Nazlanmalar,sızlanmalar,kaprisler...
Gerçek sızılara hep ortak bu beyin ama gereksizler bi süre sonra ağırlaştırdığı için beni kafamı kaldırıp bakamıyorum bile.Ve işin kötü tarafı yine bunların aslında canımı baya sıkan şeylerin olması ama canımı eskisi kadar yakmaması.Değişim mi demem lazım;üzülüp direnmem mi yoksa kendimi yüreklendirip devam mı etmem lazım.Onu pek bilemiyorum işte.
Her neyse...
İşin özü verilen değerlerin kıymetini bilmek lazım.Zira kaybettiğinde hakkaten baya çok şey kaybetmiş oluyosun...Kendimden biliyorum,zorla değerlerini kaybettirenlerin ortadan kayboluşlarının aslında ne kadar kırıcı oluşundan bahsediyorum...Ben tahmin edebiliyoken onların anlayamamasına da apayrı şaşırıyorum ya,neyse.
O değerin "hiç bir zaman" bitmeyeceğini düşünüp,düşünmeden hareket edenlerden biri de çıkıp;nerde biter nasıl tükenir bu değer dediğin derse hiç düşünmeden;hepsinin de günün birinde tükenebilecek kadar olduğunu söylerim.
Sonra böyle beylik bi laf ettiğim ve üstüne üstlük bu beylik lafın ne kadar doğru olduğunu düşünüp,olabildiğince ukala bi şekilde kaşlarımı kaldırıp,o pislik gülümsememi de suratıma yapıştırır,dikerim gözlerimi gözlerine.
Hepsi o.
:)

6 Mart 2012 Salı

Sadece bu aslında...

Ciddi anlamda bu aralar beni en çok rahatlatan şeyin ne olduğunun farkındayım.Tuhaf belki.Ama öyle.Olsun
-Salıncak.
Evet,aynen bu.
Hep çok sevdim,bi parka girdiğimde önceliğim hep bi salıncak oldu,zamanında sırf salıncağa binebilmek için okuldan kaçtım,yaşıma başıma bakmadan hep atladım hadi binelim diye,teyzelerin çemkiriklerine maruz kaldım çokça belki ama bu aralar bi başka işte.Daha da abartılı,anla.Utanmasam sabahtan akşama sallanırım deli gibi.Manyak mı dersin artık,ne dersen...

2 Mart 2012 Cuma

kesinlikle doğru değil.sadece ilk kısma katıldığım ve kalan kısımda tebessüm ettiğim için paylaşıyorum :)

Yazabilmek için hayal gücü, hayal gücü için çirkin bir hayat, çirkin bir hayat için kötü seçimler, kötü seçimler için boktan bir beyin lazım...


1 Mart 2012 Perşembe

Kısmet deriz o zaman

Bazen burda yazdığım yazıları konuştuklarım,hiç düşünmediğim şeyleri dillendiriyolar bana.Kızmıyorum,aksine hoşuma gidiyo genelde.Şaşırıyorum ama çok.
Yani kötü yanlış anlaşılmalar değil tabi bu bahsetmeye çalıştıklarım.O yüzden de can sıkıcı bi durum oluşmadı bu güne kadar pek.Onu da belirtip öyle geçiyorum :)
Mesela son konu,aşık mı olmak istiyosun sen ya? başlıklıydı. :)
O an için kısacık bi cevapla yanıtladım ama biraz açmak gelir içimden.
Elbette yaşama dair yaşamaya ve hissetmeye dair istediğim bazı şeyler var.
Elbette karşıma çıkan güzellikleri görmezden gelmeyi istemem.
Ve tabi ki kafama uyan ve birbirimizi mutlu kılabileceğimize inandığım bi insan olsun isterim hayatımda.
Yani bu tarz düşünceler beynimin bi köşesinde var canlar,evet :)
Ama şöylede bi hakikat var ki içimde;hiç acelem yok :)
Sindire sindire yaşamak dedikleri şey var ya hani...Öylesi işte.
Varsa eğer yaşanması gerekenler, beni bekleyenler;buyursunlar gelsinler.Ama saçma sapan bi zamanda bitmesinler dibimde :)
Hani doğru zamanlama olursa çok iyi olur bence :)
Şaka bi yana mutluluksa eğer günün amacı her günümde,nasıl derler,canını çıkarana kadar yaşarım ben onu her türlü :)