27 Şubat 2011 Pazar

-Dönerken de Cevahir'e uğradık :)

Dün İstanbul'un en soğuk günlerinden biriydi diyesim var.Öyle bi içime işlemiş ki dünün soğuğu hala içimin titremesi ellerimin buz kesmesi bitmedi...İki hırkayla dolaşıyorum ortalıkta,dünden hatıra...Yanımda ki sümüklü peçeteleri söylememe gerek yoktur sanırım...
Keyfi bi durum değildi dün onca saat dışarda olmak.Yurtta ilaçlama vardı 5 saat gelmeyin dediler bize.Gerçi kızlarla önceden yaptığımız bi plandı dün Taksime gitmek ama o soğuğu görünce vazgeçebilirdik ama olamadı...Neyse çıktık 12de yurdumuzdan...Aldık soluğu Taksimde,bulantılı bi otobüs yolculuğu sonunda...Bu nasıl bi soğuktur,bu nasıl bi rüzgar ve onlar ne kadar soğuk kar taneleridir...Anlatamam.
Ama engel tanımadık o dükkan senin bu pasaj benim gezdik.Mutluda olduk yine bolca gülümsedik yetinmedik kocaman kahkahalarımızdan attık ortalığa...Harika bi yemekle ödüllendirdik kendimizi üstüne o yanlışlıkla bize gelen nefis ikram kahvelerle ısıttık içimizi...Sonrasında artık gitme vakti olsun dedik düştük yurt yolarına...
Ben yağmurlu bi havada dışarı çıktımda ne zaman bi arabanın tepemden aşağı sıçrattığı o çamurlu yağmur suyuna maruz kalmadım ki...-Hiç bir zaman! Yine öyle oldu tabi...Gider ayak ıslanmadan göndermeyelim diye geçirdiler o eşşek kadar çukurdaki yağmur suyunu üstüme...Küfürlerim bağrışmalarım yine havada tabi...
Hiç affetmicem o şöförleri nası olsa öbür tarafta çıkarlar karşıma yok dicem ne affetmesi 5 odun daha atın altlarına...Öylede manyak bi kişiliktir bu barınan:))
Her neyse...
Dünden kalan;bol bol soğuk,bol bol gülücük,en tatlısından sohbetler,alınan minik mutluluklar ve de en köpüklüsünden içimide sıcacık yapan içmeye kıyamadığım bu leziz kahve kalsın kalbimde...


Unutulmayanlardan olsun diye... :)

23 Şubat 2011 Çarşamba

Yağmur sesi mi o?

İki gündür İstanbul'da geçiyo zaman.Geldim tekrar sıcacık evimden canım ailemden arkadaşlarımdan ayrılıp...İçim yine tuhaf yine biraz isteksiz...Ama durup durup sıkılmakta yersiz hani...Biliyorum.Neyse neyse geçer bu haller kaçıncı deneyim bu artık öğrendik az çok...

Biri uyusun,iyi insanlar "düş" olsun...

19 Şubat 2011 Cumartesi

puf puf bulut etkisi...

Ya özlersem geçmişimi çok...Ya canımı acıtırsa bu günlerim...Ya ben illa da eski zamanlarım,eski yaşanmışlıklarım,hep "eskilerim" diye tutturursam...Ve bu hallerim benim içimi acıtıp kanatır hale gelirse...Ne olur o zaman...Nasıl bi çözüm aranır...


Havanın etkisi bu...Tamamen bulutlu,yer yer yağışlı dediklerinden sanırım...

15 Şubat 2011 Salı

Evet takipteymişiz... :))

Kaç yaşına gelirsem geliyim "babam benim peşimi bırakır mı acaba?" düşüncesinden sıyrılamıyorum...Aslında sıyrılmak istiyor muyum tam olarak orasıda muamma...
Bu olay sürdükçe ben hala bu evin en miniğiyim...Tekne kazıntısı işte...En nazlısı,en haksızken en haklısı ve bunlara ek en cırlak sese sahip yegane varlık...Evet harika.
Gözdeyle kolkola yolda yürümek başlı başına bi eğlencedir benim için...Bi o yana bi bu yana dediklerinden...Kahkahalar eşliğinde...Ona buna sataşa sataşa...Hem konuşup hem yürüyüp hem dedikodu yapıp kahkahalar atıp hemde vitrinlere göz atmak genelde yapılan...Zor tabi onca işi yapmak:) Ama 10 yıldır hiç bıkılmadı bunları yapmaktan.Belkide hep kolkola olduğumuzdan...
Neyse,yine kolkola kakara kikiri yürürken bişeyi kaçırmışız bugün gözden...Neyi mi kaçırmışız?Babamı...Oda sağ olsun hiç üşenmemiş,düşünmemiş düşmüş peşimize...Cafede almış soluğu arkamızdan...Beynimde yankılanan bi ses ve ona eşlik eden "ben bu sesi tanıyorum yahu!" düşüncesi...
-Napıyosunuz kızım?
-İyi baba napalım oturcaktık hayırdır sen napıyosun :)
-Ama sen beni görmedin?
-Eee baba görmedim diye kendini göstermeye mi geldin evde dörüşürdük :)
-Napıyosunuz diye bakmaya geldim:)(kocaman bi gülümseme var yüzünden bunu söylerken...)
.
.
.
Daha uzayıp giden bi konuşma var sonrasında...Neden mi?Üçümüzdük masada da ondan...Ben,en iyi arkadaşım ve babam... :)
Hala merak edilmek güzel.Tabi bunun boyutu sapmadan,aşırıya kaçılıp kalpler kırılmadan...


Neyse günün sonunu merak edenlere söylemek gerek...Gözdeyle ben önde babam arkada arabaya binip tıpış tıpış evlere geldik.Gözde evinin önüne kadar bırakıldı,bende kuzular gibi tin tin evime geldim...


Gün içinde deli divane Gözde'nin Anıl'ını aramayı geçiyorum!
Ufacık Burdur'da minicik Anıl efendiyi bulamadık ya ben ne diyim bize...Ah Gözdee...Benim kör arkadaşım...Tanıdığım en miyop insan...
Bi insan aşık olduğu bi çocuğu burnunun ucundayken,omuzları birbirine değerek geçerken yanından nasıl olurda görmez nasıl olurda fark etmez sorarım sana be arkadaşım... :))


Bitanecik ablamın düğününden aklımda kalan güzel fotoğraflardan bi tanesi bu...Sanki kıyılan nikah bizim...Öyle bi havamız var :)

13 Şubat 2011 Pazar

Dönüp bakarsan eğer,her şey tesedüfen...

Özlemek mi beni bu denli yazmaya teşvik eden?Sevdiklerimin,sevgilerinden emin olduklarımın bi şekilde bende olup biteni olduğu gibi bilmesini istediğimden mi geçiyorum ben senin başına be blogcum...Üç haftalık koca tatilin iki haftasını geride bırakmış bulunuyorum sanki...Haftaya bu saatlerde yol çeker beni sanırım...İki haftada iki yazı...Aferin sana Gülşaaahh...
Ne kadar hızlı gidiyo günler evimde...Nasıl bi ev tutkusu bu nası bi düşkünlük...Şaka bi yana korkmak gerek;sevgililer gününde balık kadınına hediye edilebilicek en etkileyici ve mutlu kılan hediye neymiş bilin,bilin bakalım...?Ev tapusu..!Manyakmıyız biz arkadaşım ev tapusu diye hediyemi olur.Öyle bi beklent mi olur?Olamaz mı?-Olabilir... :)


"Aşk Tesadüfleri Sever" gecesi oldu bu gece...Harika bi keyif şu sinema denen...Filmide,oyuncularıda,müzikleride çok sevdim.Keyif aldım...Daha da keyif alabilirdim belki ama "yok o kadarı sana fazla" dedi sanki birileri sıktı canımı...Söz dinledim bende"peki" dedim işte sık canımı sıkabildiğin kadar...


İşte her neyse bundan sonra biraz daha fazla uğramaya çalışmak geçer içimden... :) Özetle;

hiçbir neden yokken,
ya da biz bilmezken tepemiz atmış
ve konuşmuşuzdur...
onca neden varken
ve tam sırası gelmişken
hiçbirşey yapmamış
ve susmuşuzdur...
aynı anda aynı sessiz geceye doğru
içim sıkılıyor demişizdir
aynı sabaha uyanırken
kimbilir
aynı düşü görmüşüzdür
olamaz mı?
olabilir...



Sıcacık bi afiş olmamış mı bu hakkaten ya.. :))

5 Şubat 2011 Cumartesi

Sıkılmaklar...Sıkılmaklar...

İki gündür içimde bi sıkıntıdır ki geçemedim önüne.Nasıl iştir anlamak mümkün olmadı...Ben bu günlerimi iple çektim,bu zamanlar için sabırsızlandım.Peki nerden çıkıp geldi bu içimdeki koca taş...Fikir yok...


Bu gün çok cici bi hediye aldım;en sevilenlerden...Mutlu oldum çok,gülümsedim,keyiflendim üstüne bi daha sevdim...Şükrettim bolca.


Anneciğim benimleydi bütün gün.Havada güzeldi.Hadi dedik hemen çıkalım güneş kaçmadan...Güzelde yaptık hani...


Evime geleli bi hafta oldu,ne kadar hızlı gidiyo zaman ne kadar çabuk geçiyo bu günler.İsyan etmek geliyo içten içe...Yazamadımda uzun zamandır...Fırsat bulamadım heralde şimdi düşünüyorum da...


Her neyse.Bi an önce şu sıkıntının uçup gitmesidir dileğim.Dileğim budur deyip kenara çekilmiyorum tabi...Yapmak lazım elden gelen her şeyi...