6 Aralık 2011 Salı

Hep çocuk kalmak,kurtulmak :)

”Birileri diyorum, birileri beni anımsıyor olmalı ara sıra, zihin kapılarını tıklatıyor olmalıyım. Birilerinin kalbinde bir izim olmuş olmalı, beni güzel anımsayan dostlarım olmalı...
Burada bir yerlerde beni kaybettiklerini hatırlayacaklar, sadece biraz zaman tanımalıyım.
Bir gün birileri keşke gitmeseydi diyecek, birileri keşke burada olsaydı ve o gün bir diğerleri keşke bırakmasaydım onu öyle diyecek. 
Tek dileğim o gün hayatta olmuş olmam.
Ölünce hatırlanmak kötü bir şey olmalı.”


Anlatacak o kadar çok şey geçiyoki aklımdan.
Belki saçma,belki en doğru.Bunları anlatıp,yorulmak mı doğru olan yoksa anlattığımı farz edip,boş verip rahat bi kafa taşımak mı?-Bilmem...
Hep söylediğim bişey var benim,yanlış anlaşılmaktansa anlaşılmamayı tercih ediyorum artık...
Aynen öyle işte.
Her geçen gün,her yaşadığım tecrübe bu sözü onaylar nitelikte.
İçten içe,anlatmaya bi başlarsam,kendimi durduramamaktan korkuyorum sanırım.Derdim yine kendimle işin özü...
Ne varsa bu kadar düşünecek.Koyver gitsin işte.Koyver gitsin!

Sadece böyle oturup beynimi kemirmekle geçirmiyorum zamanımı tabi ki,çok güzel gidiyo bu aralar zaman denen aynı derecede.Koştura koştura gidiyo.Yine yetişme çabaları...
Bol bol kahkaha var yine,sohbet muhabbet var,gezmek tozmak var en güzelinden,içilen kahveler üstüne bakılan fallar var,üstelik beklenmeyen derecede şaşıp kalmalar var;
-yok artıık,
-nerden biliyosun?
-yapma!
-evet ya öyle.
-hmm,o kesin annemdir ya.
-balık olmadan olur mu?
-yine mi göz!
-yakın bi zaman,ne kadar mesela?
-bitcek mi?
-yol o yol,-değil yahu, e yol iştee!
-dilek tut.
-tuttuuuuum.
-sanki bilmiyoz.
-öf.
.
.
.
Uzayıp giden anlar var bu aralar.
Didişmelere,tripcanlıklara,küsüp barışmalara da tuz biber diyelim o zaman.Bilemedim ki napalım.Öyle demek lazım.Bazen görmemek,duymamak lazım.Görmezden gelmemek değil,direk görmemekten bahsediyorum.Evet.Ayarım yok benim.

Annemi o kadar özledim işte.Sen düşün ne kadar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder