30 Kasım 2010 Salı

Yüzümde bir tebessüm izliyorum...

Bunca şey değişmiş olamaz dimi?Yani aynı kaldığına emin olduğum noktalarda değişme olması pek mümkün değildir yani?Bende mevcut o zaman bi miktar değişme?-Mecalim yok değişmeyede dönüşmeye de..dediğim günler geçmiş sanırım.Baksanıza değişmişim bile.Haberim yokken hemde...Yani tabi bu bi varsayım...Çevre değişikliğini yoksayıp kendimin değişmiş olma ihtimalini düşünüyorum.Çokda mühim değil aslında.Görmezden gelmeyi biliyorum ya azçok öğrendim ya hani...Normale dönmeleri pek zaman almaz.Bi bakmışım eskisinden daha iyi olmuş daha yolunda gitmeye başlamış yapmacıklaşmaya başlayanlar daha samimi olmuş?Olmayan şey değil...Yaşanmamış hiç değil...


Dün.. bugün.. yarın..
Umut eder bir yanım.
Bu son degil ,baslangıç
Biliyorum.
Yağmurun sesi anlatıyor bize herşeyi
--Yüzümde bir tebessüm dinliyorum...--
Bu acılar elbet biter
Hayat yine devam eder
Bekliyorum...
Neler neler gelir geçer
Herşey unutulur
Bir ümitle yeni bir gün başlar..
Gelsede son bahar
Hayat gülümsüyor akıp gidiyorken zaman
Yine bir gün baslar...
Yepyeni, umutlar...
Gelsede sonbahar...



     
-sıkma sen güzel canını.

Yağmur kokuyor hava ve düş...

Kaleminin ruhu sana dairdir, sana aittir...

Boşveeeer!Kedileri sevelim biz, hüznü sevelim biz. Uyku mahmurluğundan hayat mahmurluğuna geçiş süreçleridir insan yaralarımıza, yanlarımıza denk düşen.
Sen bir dilek tut; şiir olsun, sen bir öykü yaz; bellek olsun, sen bir gülümse; başlarımıza delice zeytin yağsın!

Fazla yazardır. Ama önce ve en önce düş sığınadır.

Sevgiyle kal, kalemin zaten baki,tıpkı yüreğin gibi...



29 Kasım 2010 Pazartesi

Neresi bu kürkçü dükkanı dedikleri acep?

Evet an itibariyle yurduma dönmüş yatağıma uzanmış kulaklıklarımı takıp müziğimi dinlemeye başlamış bulunmaktayım.Kaldığım yerden aynen devam yani.Milim değişme yok.Nefret ediyorum o bavulu yerleştirmekten.Nasıl sıkıcı bi iştir bu Allahım...
Bazen yorar yol adamı bazen iyi gelir toparlar derim ya ben hep,bu sefer yorucuydu sanki...Gönülsüz geldiğimden mi nedir pek yoruldum.
Kızları çok özlemişim ama onu belirtmeden geçmem.Hele Anılııı :)Nerlerde o kayboldu göremiyorum çıktımı acep?Özlem sınava gitti İlke ders çalışıyo...Evet,sınıvları bitirmiş olmanın rahatlığı devrede derim ben.(Anılda aşağıdaymış sessiz sessiz kurabiye yiyomuş deli bu ya :D)
Biraz uyusam çok mu güzel olur ne?Öyle olur sanki..

27 Kasım 2010 Cumartesi

hepsi geçti mi?...

Evet itiraf ediyorum yine,Burdur'a gelirken az korkmadım hani.İçim pır pır,boğazım düğüm düğüm geldim...Ama bi o kadarda istedim burda olmayı.Hala istiyorum;evimde olmak,burda kalmak,biraz daha doymak.Ama gitmek gerek sanırım...
Bugün unutulur mu? Bal gibi de unutulmaz işte! Onca zaman sonra huzur hissetmişim,güven demiş,değer bilmişim...
Mutluyum mutlu...Herşeye rağman iyi hissetmek güzel.Bazı şeyleri bıraktığım gibi bulabilmem daha güzel.Kocaman bi gülümseme var içimde.Arada içime sığamayıp dışımda :)


YERÇEKİMLİ KARANFİL

Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde
Oysaki seninle güzel olmak var
Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi
Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda
Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor.
Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte
Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel
O başkası yok mu bir yanındakine veriyor
Derken karanfil elden ele.
Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle
Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil
Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk
Birleşiyoruz sessizce...



~Edip CANSEVER~

26 Kasım 2010 Cuma

Efendim bugün gün için...

Yarın annemin şu meşhuuur günlerinden var.E temizlik gerek pasta gerek börek gerek velhasıl bildiğin misafir ağırlamak gerek.
Okulda şimdi annem,biraz sonra koştur koştur gelir soluk soluğa.Hala bi yanı kabul etmez benim büyüdüğümü.Kendisinin benim yaşımdayken sol elinde bi yüzükle gezdiğini anımsamaz hiç.Küçüğüm ya yapamam temizlikti pastaydı börekti...İlla başımda olsun zor olanları kendisi yapsın bende çorbadan dolaşıyım ortalıkta:)
Gerçi bi ara olsaydı iyiydi ama neyse hallettim galiba.Onu ilerleyen zamanlarda görcez.Yerleri silmek için umarım doğru deterjanı kullanmışımdır.Korkmaktayım.Bişey olmaz heralde ama du bakalım.Yok olmaz olmaz.Yani olmasa iyi olur.Olmamalı...

Yollar açık(mı) olsun yani...

Bi yanım iyileşirken bi yanım paramparça oluyo yine...Yok mu bunun ortası ölçüsü kararı...Nası bi beceriksizlikse bu bendeki tutturamadım  düzenini.Gerçi uğraşmadımda değil ki...
"Sen gördüğüm en güçlü insansın!.." istemiyorum artık bu cümleyi duymak.Çünkü biliyorum ki bu cümle üstümde olduğu sürece daha fazla yük veriyorlar omzuma,nasıl olsa çok güçlü kalkar altından diyolar.Ama bilmiyolar ki sandıkları kadar güçlü hissetmiyorum zaman zaman.Kaldıramıyorum o kadar ağırlığı.Çok yanıyo canım o zamanlarda işte,çok...
Yaşandı,bitti...Tabi yine içimi kanata kanata.Her bitiş her gidiş zor ama bazıları daha zor tabi.Onlardan biri mi,bilmiyorum.Her neyse,yine olması gerektiği gibi!










*Dost'muydu bilmiyorum...

24 Kasım 2010 Çarşamba

Efendim kutlu olsun gününüz..

Doğru pek bi anlamlı bi gün bugün ama onca öğretmenin içinde olduğumdan mıdır nedir bu bünye için daha bi anlamlı sanki.O kadar çok ki çevremde o güzel mesleği yapan insan sayısı.En başta annemin bu güzel gününü kutluyorum...Sonrasında babamın...Ha bi dakka onca öğretmene eklediğimiz bi şahsiyet daha var artık!-Bi çok insan+1 :) Bu öğretmenler günü en anlamlısı.Belkide en güzeli.Hep anlamlı kalmasıdır dileğim.




Gözde dönüyo bu akşam Çanakkale'ye.Hanımefendiyi ikna etmek ne mümkün.İnat!Gidicem diyenin önünde durulmazmış ya hakkaten öyle.Tutturdu artık,gidicek.İçime düştü bi sıkıntı.Havada öyle bi kapalı ki sıkıntımı gayet destekler nitelikte.Neyse gidip görcem biraz sonra iyi gelir belki.Yani belki değil tabi :)

22 Kasım 2010 Pazartesi

iki arada bi derede?

Hayatıma bişeyler oluyo çöz çözebilirsen...Şakınım yine.Bakıyorum şapşal şapşal.Anlamaya çalışmaktan vazgeçeli çok oldu,izliyorum sadece.Müdehale etmiyorum.Bekliyorum.
Artık daha sakin daha suskun duruyorum belki ama izliyorum.İçime bekle diyorum,dayan.Sonu güzel olsun diyorum her adımımda.Dua ediyorum.
Ama -Dünden huzurlu muyum ben? diye sorduğumda aldığım cevaptan mutluyum sanırım...-Huzur...?



-Sanıyorum ki bir sonbahardan bir sonbahara 'ne çok ' şey gördü gözlerim. Oysa az birşey duruyor elimde...Bıraktığı tortu parmak izime yerleşiyor şimdi.Gördüklerimin hepsi beni 'ben' yapıyor...'Ben' olma maceramı seviyorum...Her şeye rağmen!



19 Kasım 2010 Cuma

"Bayram" dediklerinden.

Şeker tadında bayramlar diledik geçen şu 4 günde gördüklerimize...Göremediklerimize uzaklardan yetişmeye çalıştık...E bayram ya,adet dedik,gelenek görenek dedik...Demediysek de duyduk...İster istemez ayak uydurduk...
Aramızda kalsın ama bu bayramdır,misafirdir,çaydır börektir pek bana göre şeyler değil...Sevemedim bi türlü,benimseyemedim.İyi mi? Değil tabi ki...


Hiç kırmızı rugan ayakkabım olmadı belki ama bayramdı neticede o yaşanılan zamanlarda...Hatırlamaya değer.Evet evet kesinlikle değer!

Annemlere sürpriz oldu bu gelişim!Habersiz öylece çıkıp geldim.İki gün sonrasınaydı beklenişim ama baklava yapımının telaşında o yorgunluğu taşırken üstlerinde -tık tık! çalındı kapı.Bide baktılar kii...Gülşah gelmiiiş :)
Nası mutlu oldular nası sevindiler...Annemin çığlıkları göz yaşları çene titremeleri...Anladın işte mis gibi anne kokusu!Nasıl özlemişim nasıl sabretmişim nasıl beklemişim...Hayret ettim o an.Hangi an mı dedin?O mis koku var ya hani işte o kokunun hissedildiği ilk an.Vay be dedim nasıl güçlüymüşüm.Bu koku olmadan 2 ay nasıl yapabilmişim.O herşeye değer ama böyle özlemekler sonrası daha bi fena haller söz konusu...Anlatamadım anlatamıyorum anlatamicamıda biliyorum ama o anlar o bilir beni.Hatta bi tek o bu kadar bilir...


Bayılıyorum bu fotoğrafa...Bütün bi ömrümün özeti sanki...Dedim ya o bilir,nerde olsa yetişir. :)

Anılımı çok özledim.Evet bu kadar kısa zamanda!Ne yani olamaz mı?Öyle de bi güzel olur ki...Yanımda istiyorum.Hepsi bu :)Duyar belki sesimi burlardan..Mmmm,bence mesaj ulaştı gidiceği yere :)


Damardan girmek gerek derim ben aga :D
Bu anlar en kıymetlilerden.Hani işe yarar belki dedim Anılıım :)
İşte buda "Ni vamış buğda yaa!" pozudur.Nerde olsak bulur gözlerimiz birbirini bilirim.Öylede çok severim ki...




 

11 Kasım 2010 Perşembe

Kanatlarım olsa...

Kapattım gözerimi,taktım kulaklıklarımı son ses dinliyorum son ses...İçime işliyo sanki her kelime...Hani böyle unutmuş görünürsün,umursamazsın ama aslında her tebessümünde içine batan bişey olur.Öyle bişeydir işte...
Zor zamanlardı evet ama bitmek üzere artık hissediyorum.Ve yine gördüm ki yalnızda ayağa kalkabiliyorum...


Tekrar dinlerim..Yine hissederim...Bilirim ki yine iyi gelir.. (Duymak için mi?_sadece bi Tık!)

Gözdem bu gün çıktı Çanakkaleden...Önce İzmir istikamet,sonrası mmm..:)
Burdur'dur onu bulmak istediğim yer...Yine çok özledim canımı.Nasıl iyi gelir bana her zaman nasıl mutlu eder,nasıl gülümsetir...Az kaldı demekten yorulduk artık...Az kaldı bulucaz birbirimizi evimize gidicez demekten...

Yine makarnalar yapcaz,kahveler içicez,kahvelerin öncesinde belki şarap belki bira dicez,dedikodular yapcaz,en saçma şeylere en koca kahkahalarımızı atcaz,sonra da sebepsiz durduğumuz yerde gözlerimiz dolcak belki...Ama önemli olan bi nokta varsa şayet bu söylenenlerde herşeyin birlikte yaşanma keyfinin olmasıdır.
Her halimizdeki samimiyetimizdir,çocukluğumuzdan kalma masumiyetimizdir,geçirilen bi çocukluk,omuz omuza verip büyümeye çabalamamızdır...O başkadır...O sadece'dir...O hep iyi ki'lerimdendir.10 yıl önce olduğu gibi...İyi ki vardır!Bundan sonrada iyi ki olucaktır :)

Şu ayakları yantiri yuntiri olan sol taraftaki küçümen Ben.Sağda ki -Noluyomuş orda? diye dikkatle bakınanda Gözdem:)
Neden mi?-Bilmem ki :)







**Gülüşlerimiz her zaman çilek kokulu...Tadı da hep aynı... :)



10 Kasım 2010 Çarşamba

Biri -zeytinli sürpriz poğaçası mı dedi?

Ne güzeldir insanın gözünü açtığında kendisi için hazırlanmış minik bi sürprizle karşılaşması...Sürprizler hep başkadır da sabah sürprizleri daha mı bi gıdıklar insanın içini.Öyle gelir bana.Daha bi şapşallaşır insan daha fazla afallar ama bi o kadarda mutlu olur işte!
Bu notun altına bırakılmış iki tane zeytinli poğaçadır işte günümü güzel yapan...Mis kokan bi gün yaşatan...
Yaşatanlar mı?İki tane minnak tavşan :)Canım Anılımla Sümbülüm...O saçma sapan mikro sınav telaşının içinde böylede canlık yapabilcek iki güzel insan bu minnak tavşanlar...
Gelde sevme,gelde kendini iyi hissetme,gelde şükretme...


Evet evet bende varım bu resimde...Nerde mi?-işte minnakların beni aralarına alıp mıkır mıkır gıdıklayıp çatlatma noktasına getirdikleri noktada tam olarak... :)

Güneş ışığıdır bize iyi gelen hep...Bi bunu derim başkada söz söylemem...


Evet!Bu da onca zaman aklımızda kalbimizde fikrimizde olan bi kareydi...Yakaladık sonunda...Bekledik...Anıl uzattı saçlarını,ben kestirdim.Sonuç mu?E sonuç ortada işte... :)


Başım sıkıştığında ilk o geliyorsa aklıma,sevincimi koşa koşa gelip ona anlatıyorsam telaşla,çekinmeden gözyaşlarımı görmesine izin veriyorsam,hastalandığında "sırtına havlu koymak gerek senin!"diye anneliğim tutuyorsa eğer...Arkadaştır,kardeştir,ailedir,yoldaştır,minnak balıktır,iyi ki'dir.Daha'sınada gerek yoktur :)

9 Kasım 2010 Salı

Aklıma düşerseee..



Annem derim başka da bişey demem..Yoktur çünkü başka lafa söze gerek!Özettir,nettir,güzeldir,örneğimdir,idolümdür,bitanedir,kalbimdir,elimdir,
kaşımdır gözümdür,sevgimdir,merhametimdir,herşeyimdir...
Yaşamama sebeptir,var oluşumdur...
Her düşüşümde elimden tutandır...
Hani o şarkıda geçen "rolünü unutup dost olan!"dır...
En kocaman kalbi taşıyandır...
Koruyucu melektir her daim...
İşin özü herkesin annesi bitaneciktir ama benim annem daha bi bitaneciktir sanki...




-Çalışan kadın,yazar, oyuncu , yönetmen, dost, eş ,anne.O kadar karpuz iki koltuğun altında bir kadın.İnsan olduğu iddiasında ancak şüphelerim var, uzaylı olma ihtimali üstünde duruyorum.Sen hem bu kadar işi yap hem de bu ülkede yaşayan bir kadın ol.İmkanı yok.Oturup evinde kaba etlerini büyütmesi lazım, türk kadını olmanın birinci şartı bu, ikincisi şikayet.İkisi de yok.Olmaz , olamaz.
Bir de üstüne yumuşacık,kahve,mis kokulu saçları var,en sevdiğim hani.

Çok seviyorum demiş miydim?

Sesini duymadan , onla konuşmadan devam eden günü saymıyorum gün diye.
Çok seviyorum dedim değil mi?

Son ışıklar söner...Biter akşam!

                                                                                                       


Yalnızlığa alışmalı ya hani...Mümkün müdür acaba?Alışılır mı o korkunç görünen duyguya...Duyunca korkulan kelimeye.Bilmiyorum...İşin kötüsü yine anlaşmazlıklardayım!-Kalbim;alışmak yok öyle bişeye nefes aldığımız sürece,diye tepinirken-Beynim;işimiz yok başkalarıyla yalnız gelmedikmi zaten varsın öyle olsun bundan sonrada kafamız rahat olsun diye konuşuyo bi bürokrat havasında...Kulaklarım duyar ikisinide...Gözlerim görür olanı biteni...Dudaklarım mı?-Mühürlü sanki...Bilmezdim bu kadar sessiz bi ağzımın olduğunu!Daha neler öğreticek bu beden bana bakalım...Merak!



Onca kalabalığın içinde yalnız olmanın bi başka görünümü mü bu acaba?

Bakıyorum,gülüyorum ben buna hep.Kucağımdaki su torbasına gösterdiğim şevkatse kıskanılmicak gibi değil ahtapot misali sarıp sarmalamak bu olsa gerek :)

8 Kasım 2010 Pazartesi

-ko-ni-çi-va?.!

Az önce edindiğimiz bir deneyim sonucu bende azda olsa bi japonluk sezdik!Çekikmişim ben haberim yokmuş bunca zaman :)
Malum zamanlar ya...Sınav sıkıntısı,stresi dedinmi korkmak gerek o tayfadan...Fark etmez yaş grubu,ne olursa olsun arkana bakmadan çık git derim ben.Bela olur çünkü,biliyorum...Kendimden!
Oturduk bi güzel süslendik püslendik kızlarla...Ve yine onca -hımmm -ayyy çok yakıştı be -hakkaten iyi durdu bak bende öyle durmadı bu? -bide şunu dene. diye kendimizden geçiren onca makyaj malzemesinin içinden "kırmızı ruj"u başkan ilan ettik işin ucunda...Başkadır çünkü yeri...
Yurtta herkeslere merak düşürdük...403'te noluyo niye süsleniyo bunlar bu kadar bakim? lafları dönüverdi hemen...Dedik bizim sınav haftası tarzımız bu;kırmızı rujumuzu sürmeden başlayamıyoruz derse :)
Olay o değil tabiki!Ben ki bi 2. öğretim öğrencisi halimle elimde sadece 1.öğretim notları barındıran bi zavallıymışım onu fark ettim...Yani yarın ki sınava hazırlanmak şu şartlarda pek mümkün değil...Ne acı değil mi? Neyseki alttan aldığım bi ders bu biliyorum az-çok...Yoksa ne mümkün böyle geniş geniş oturup bunları söylemek...
Neyse uzatmayada gerek yok sanki! İşin özü ben bugün japon hallerdeyim,fena da değilim hani...Azda olsa kendime gelmek söz konusu...


Özlemin eseri bu japonluk o keşfetti diyelim mi?
-mümkündür,diyelim :)


ps:Küçük ya da büyük her hayal kırıklığı,her acı fırsattır yaşamdan yeni bir şeyler öğrenmen için.Hiç düşmemişsen,el vermezsin kimseye kalkması için.Hiç çaresiz kalmamışsan,dermanı olamazsın dertlerin.Ağlamayı bilmiyorsan,neşesizdir kahkahaların.Merhaba dememişsen,anlamsızdır elvedaların...
 (Bilmiyorum ki niye yazdım?Sevdim sadece.. )


:) ^^

7 Kasım 2010 Pazar

-İstemem ama...Ya istersem!!

Hayal-siz


İstemem ya
İstesem...
Taş kaydırmayı bir sahil kasabasında
Mısır patlağına elimi daldırmayı aynı anda
İstesem...
Bir pazar sabah kahvaltısını
Köpeklerimi gezdirmeyi onunla
İstesem...
Telaşla kıyafet seçmeyi çıkılacak yemek için
Sürdüğüm arabanın yan koltuğunda uyuyakalmasını ya da.


İstemem ya.
İstesem...
Bir gün uyanıp da yalnızlıktan sıkılsam,
Sokulsam uyusam yanında.
İstesem...
Bornozumu onunkinin yanından almayı,
Dans ederken içkimi getirmesini bana.
İstesem...
Not bırakmayı evden çıkarken,
Duysam sıcak ekmek kokusunu kollarında.


İstemem ya,
Bir gün istersem,
Bölüvermeyi orta yerinden hayatımı.
Ortasına katık etsem onu.
Sol elimde bir yüzükle gezsem.
Belki sırt çantamda bir emzikle
Veyahut çoksa bu istediklerim,
Yalnızca kahve koksa akşamlarım
Karşılıklı edilmiş bir çift sohbetin yanında.
İstemem ya,
Bir gün ya seni istersem yanımda
İstersem ve bulamazsam...
İstersem,bulamazsam!
Ya sabahlarım hep tek başına kalkılmış
Buruşmuş nevresimlerle başlarsa.
Ya hep kulağım telefon çalışına hasret
Gözlerim bir çift filmi senle izlemekten mahrum kalırsa.
Ya elim boş
Evim boş
Kalbim boş kalırsa...


Ya hayal edersem bende bir gün bunları
Ya hayal eder ve bulamazsam.
İstemem ya,
Ya istersem...
Ya sen yoksan...

5 Kasım 2010 Cuma

Bi tek *annem olsa..Bana bişey olmaz..

Zorlanıyorum..Hemde çok fazla...Sabrediyorum şu sinir bozukluğunu kazasız belasız atlatmak için...Ne kadar yapabiliyosam artık...Ama taşma noktasında olduğumu biliyorum...Dayan diyorum...Sus diyorum...Boşver diyorum sık sık "boşver!"...
Annemi öyle böyle değil anlatamicağım kadar çok özledim...Gidince dizinden kalkmicam bi süre o görüntüyü hayal etmek zor değil...Çok ihtiyacım var çok...O anlar o dinler o söyler o bilir...Hani bi şarkı variçten içe söyleyip dururum.Sanki çalıp durur içimde...Herkes bıksa benden annem bana doymaz

Annedir yüreği fazla dayanamaz

Öper besler beni unutur kalbinde!
Annem burda olsun bana bişey olmaz...
Her gün bakar bana,kusurumu görmez
Günler gece olsa,o ışığı sönmez
Ellerim büyüdü avuçlarında
Bi tek annem olsun bana bişey olmaz...' diye aynen böyle işte...






Bilmiyom ki öpücüklerimi göndertsem gider mi?Ya da sarıp sarmalasın diye kollarımı...Benimkide laf oldu demi?Bişey gönderebilcek olsam o gönderilen ben olurdum zaten başında...

4 Kasım 2010 Perşembe

Daha kargalar kahvaltı etmemişken..

Bence ben yakında ölürüm...Bu kadar düzensiz,uykusuz,saçmalığın sınırlarını zorlar vaziyette yaşanmaz daha fazla...Dersti sınavdı derken geldiğim noktaya bak...Onlar bahane aslında benim Beyin Paşam artık isyan ediyo,biliyorum ben...Anlaşamıyoruz,artık hiç dinlemiyo benim sözümü..Uyu diyorum olmuyo uyan diyorum dinlemiyo çalış diyorum çalışmıyo dinlen diyorum dinlenemiyo...E o küsmesinde kim küssün bana hakkettim!Koskoca paşa küser elbet!
Biter mi bu okul acep?Umudum yok...
Bi ihtimal? Deniyorum...

Şehir:olduğum yerden bi hayli uzak...Neden bu fotoğrafı seçtim?
-Hiç bi fikrim yok...

3 Kasım 2010 Çarşamba

Diğerlerini geçelim bugün sadece "iyiki doğduun!" diyelim.Olmazmı..

En yakınım dediklerim en uzak olanlarmış...En kötü dediklerim en iyi...En güzel dediklerim en çirkin hale bürünmüşler...Habersiz...Canım dediklerim canın çıksın der olmuş canıma göz koyar olmuş...
İnsanın kurduğu hayallerin tepe taklak olması,istediği günlerin hiç gelmicek olması ve yaşadığı günlerden bi an önce kurtulmak istemesi ne fenaymış...Ne kadar yorarmış insanı...Nasıl büyürmüş insan böyle kıvrana kıvrana...
Çok sabırsızım bu aralar...Hiç bişeye gösterebilceğim ufacık bi sabrı barındırmıyorum sanırım bünyemde...Her an patlamaya hazır bi bomba edasıyla dolaşıyorum ortalıkta...Çok fena çok.Hele yeni tanıştığım isanlara karşı hiç töleransım yok!Çok ayıp ediyorum.Aman diyorum aman,uzak dursun...Bi bela daha lazım değil benim başıma...İnsanlarla tanışmaya korkar hale gelmişim...Neler yapmışlar bana,nası kötülük etmişler bu kadar...Takdir etmek gerek...


Bugün Özlemimin doğum günüydü...O iğrenç geçen lanet işletme sınavından çıkıp bi hengameyle süprizlere kalkıştık...Ömer ayarladı herşeyi...Pek mutlu ettik pek şaşırttık...Heeyoo şak şak şaaak!! iyiki doğduuun! diye çıkıverdik kapıyı açtıklarında ortaya...(Ömerlerle aynı zamanda eve gelme talihsizliğide apayrı bi komedi oldu,Ömer Özlemi çekiştire çekiştire markete sokmasaydı bizi son anda fark edip,apartman kapısının önünde kutlamak düşerdi bize sanırım doğum gününü)
Yarında sınav var ama benim bu burnumun tıkanıklığı ,sümüklü vaziyetim,yorgunluğum,uykusuzluğum,içimin sıkıntısı,başımın ağrısı gibi faktörleri göz önüne aldığımızda ne kadar çekici gelir gidip ders çalışmak insanın insafına kalmıştır...Çok yorgun benim beynim ya...






Yinede,ortamda gülerken en deli kahkahalar benden çıksın istiyorum hep herşeye rağmen böyle ortalığı yıka yıka gülmek düşsün payıma...Seviyorum kendimi :)

ps:İyi ki doğdun özlemiiim,olmasan bi pıtırcık eksik olurdu dünyamızda şaka değil iyiki varsın :))Çok seviyorum ben seni...

1 Kasım 2010 Pazartesi

Bir karmaşa kii sormayın gitsin...

Koca yaz yolunu gözlediğim sezon bu muydu? diye kara kara düşünmeme sebep bu aralar olanlar...En beklenmeyen yerden aldığın zaman darbeyi daha bi canın yanıyo...Hiç ummadığın zamanda vurulmanın şaşkınlığıda cabası...Neler düşlemiştim neler...Planlarım vardı, vaadlerde bulunmuştum kendime,sözler vermiştim ve ulaşmam gerekenler vardı yola çıkarken...Belki hala var bunlar beynimin bi köşesinde peki ama gücüm?
Yoruldum yahu!Ben ne zaman insanları tanımayı öğrenebilirim acaba?Benim hiç umudum yok hiiç...
Etüt salonu beni çağırıyo acı acı ama ondan önce Sümbül'ün hazırladığı meyve tabağıdır beni çeken...Uğramadan olmaz...Koyverdim gitti...Ne haliniz varsa görün be :))


Uzansam böyle çayır çimen oohhh...Tek derdim gözümü alan güneş olsa...Sonra desem kii -gel keyfim gel... :)


Tam olarak ruh halim böyle bu ara yetişin ne hallere geldim...